Şu yetişkinler de ne tuhaf, hiçbir şey anlamadığıma nasıl karar verdiler ki? Ben her şeyi anlıyorum. Hatta bence yetişkinlerden daha fazla anlıyordum olanı biteni, çünkü ben ağlamıyordum, ama onlar ağlıyordu.
Çocukluğum farkına varmadan geçti gitti, hayatımdan yitti. Çocukluğu olmayan biriyim ben.
İşte bu yüzden sonrasında bir tek aşk sarstı beni. Aşık olunca sarsıldım... Aşkı öğrendiğimde...
Sonraki tüm anılarımın rengi siyah... Başta ışıltılı renkleri vardıysa bile; çimenler yemyeşildiyse, suluboyanın rengi yumuşacıktıysa, kum bembeyaz, çit de sapsarı idiyse bile... Sonradan her şey karanlık renklere büründü.
Hiç doya doya mutlu hissedemem ben. Doyasıya mutlu. Kendimi mutluluğa kaptıramıyorum. Korkuyorum mutluluktan. Mutluluk her an son erecekmiş gibi geliyor bana. İçimde hep o ''her an sona erebilir'' hissi vardır. O çocukça korku...