"Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" parolası ile liberalizm, en acı örneğini Türkiye'de vermiştir.
Sayfa 13 - um:ag Vakfı Yayınları / Bütün Yazıları Dizisi:1
Her halk hakettiği biçimde yönetilir!
DP, AP, ANAP - ve son olarak AKP'nin - iktidar pratikleri ilk başta demokratik talepler dile getirse bile, Türkiye'deki liberal sağın otoriter bir nitelik kazanmasının neredeyse kaçınılmaz bir kader olarak tekerrür ettiğini göstermektedir. Otoritarizmin zaman içinde bu şekilde yeniden üretilmesinin, "sağ liberalizm"in sadece Türkiye'de değil, genel olarak bütün dünyada sahip olduğu bazı özelliklerle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Sağ liberalizmin toplumun en zayıf kesimlerinin tehdit ve düşman olarak tanımlandığı bir sınıf temeline dayanması ve 19.yy "sol liberalizmi"nin aksine özgürlükleri değil de toplumsal disiplini savunması, liberalizm-demokrasi ilişkisinin neden bu kadar sorunlu olduğunu da göstermeye yetmektedir.
Sayfa 14 - İletişim Yayınları / 4.Baskı 2021 / Uygulama: Hüsnü Abbas / Düzelti: Remzi Abbas /Kitabı okudu
Reklam
Türkiye'nin kurtuluşu ancak aydınların düşüncesiyle olabilir. Düşünmek ise düşünenlerin düşüncelerini düşünmektir. Oysa biz de ne tez ne antitez vardır. Liberalizm de yoktur, sosyalizm de yoktur.
(Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı) Yalçın Akdoğan, Tayyip Erdoğan’ın da önsöz yazdığı kitabında Amerikan yani muhafazakârlığı (Neo-Con) ile neo-liberalizm arasındaki ilişkiye de özel bir vurgu yaparak şunları yazıyor: Amerikan muhafazakârlık geleneği liberaldir, bunun sonucu olarak muhafazakâr adını alan bu geleneğe sadık kişiler, gerçekte liberal kişilerdir. Burke ve Maistre’in yaptıkları gibi, modern toplumun kurucu ilkelerini reddetmek şöyle dursun, Amerikan muhafazakârları anayasal “demokrasiye ve piyasa ekonomisine bağlılıklarını ifade ederler. M. Irving Kristol’e göre Amerikan muhafazakârlığı, muhafazakâr liberalizmdir.Bu yaklaşım, hiçbir yoruma yer bırakmayacak açıklıkla şu anlama gelmektedir: AKP liderliği, kendi politik çizgisini “evrensel” bir bağlama oturtmaya ve liberal ekonomi politikaları “kültürel gelenek” diye kodladığı yerel ideolojiyle (dinle) uyumlu hale getirmeye çalışan bir anlayışa sahiptir.”
Tarihsel olarak bakıldığında liberalizm Türkiye'de, Batı’dakinden farklı olarak, monarşizme karşı direnen ve ulusal bir pazar inşa etmek isteyen burjuva sınıfının dünya görüşü olarak değil, dünya kapitalizmine Osmanlı’yı bir açık pazar, bir yarı-sömürge olarak eklemlemek isteyen işbirlikçi burjuvazinin dünya görüşü olarak ortaya çıkıyor.
Kırım Savaşı'ndan sonra, Babıali, orduda reform için Fransızları, donanmada reform için Britanyalıları davet etti. Askeri okullarda artık, eski rejimin geleceği için çok tehlikeli olan, liberalizm ve ulusçuluk fikirlerini de beraberinde getiren Fransızlar öğretmenlik yapıyorlardı.
Reklam
97 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.