Belki de
Herkes yaşama ve öze duyulan sevgini yolunu kaybetmişken, bilirkişiler uzatmadan " Şöyle olmaz! Böyle yapın!" gibi temel yönlendirmeler yapsa zaten hepimiz onların dedikleri gibi yaparız...
Neden, neden daha yolun başlangıcında can sıkıcı, renksiz, silik, tembel, duymaz, yararsız, mutsuz kişiler olup çıkıyoruz bizler.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Müşareke temelli sertifikalar
Müşareke temelli sertifikalar daha çok fabrika, otoyol, köprü inşaatı, uçak ve gemi imalat ve alımı gibi projelerin finansmanında yararlanılmak üzere çıkarılan ve payı oranında mülkiyet ortaklığını temsil eden menkul kaymetlerdir. Bunları mudarebe sertifikalarından ayıran temel özellik, kaynak kuruluşun kendisinin de projeye belli oranda kaynak sağlaması ve sertifika sahiplerine hem işletmenin varlığında hem de yönetiminde söz hakkı vermesidir. Müşareke temelli menkul kıymetler ilk kez 1981'de "bankacılık sisteminin İslamileştirilmesi" sürecinde Pakistan'da piyasaya arz edilmiş daha sonra diğer ülkelerde yaygınlaşmıştır.
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
...İnsanın sansüre, yani söyleme ve düşünmenin yasaklanmasına temel bir rol yüklemesi için, kendisinin, itirafın bu içe dönük kurnazlığının iyice tuzağına düşmüş olması gerekir; bizim uygarlığımızda, bunca zamandır, bizi, ne olduğumuzu, ne yaptığımızı, neyi anımsayıp neyi unuttuğumuzu, neyi düşünmediğimizi ve neyi düşünmediğimizi sandığımızı söylemek zorunda bırakan o harikulade buyruğu ha bire tekrarlayan tüm seslerin özgürlükten söz ettiklerini zannetmek için, insanın kafasında iktidarı iyice ters bir biçimde canlandırıması gerekir. Bu, aynı anda diğer çalışma biçimleri sermaye birikimini sağlarken, Batı'nın insanların uyruklaşmasını sağlamak için uğruna birçok kuşağı harcadığı dev bir iştir; uyruklaştırma derken, anlatmak istediğim kişilerin hem birer uyruk hem de birer özne olarak oluşturulmasıdır." Düşünün, XIII. yüzyılın başında her Hıristiyana yılda en az bir kez, hiçbirini es geçmeksizin, tüm kabahatlerini itiraf etmesi için verilen buyruk, kim bilir ne korkunç görünmüştür insanların gözüne. Bir de yedi yüzyıl sonra, Sırp direniş hareketine katılmak için dağlara çıkmış partizanı düşünün; şefleri ondan yaşamını yazmasını isterler, gecenin karanlığında karalanmış birkaç zavallı kâğıdı götürdüğündeyse bakmazlar bile ve ona yalnızca "yeniden yaz ve hakikati söyle" derler. Bu denli önem verilen dil yasakları, itirafın yarattığı bin yıllık boyunduruğu unutturmalı mıydı?
Bu değişimin en çarpıcı emaresi "Uzun vade yok" şeklindeki slogan. Sadece bir veya iki kurumun koridorlarından adım adım ilerleyen geleneksel kariyerler yok oluyor; kişinin çalışma yaşamı boyunca becerilerini değiştirmeden ilerlemesi de mümkün değil artık. Günümüzde, en az iki yıllık üniversite eğitimi almış genç bir Amerikalı, çalışma yaşamı boyunca en az on bir defa iş değiştirmeye ve bu kırk yıllık sürede en az üç defa temel becerilerini yenilemeye hazır olmalı. ATT şirketinin bir yöneticisi, "Uzun vade yok" sloganının bizzat çalışmanın anlamını değiştirdiğini söylüyor: ATT'de biz, işgücünün geçici olduğu kavramını öne çıkarmak zorundayız: geçici işçilerin çoğu binanın içinde olduğu halde bu böyle. "İşler"in yerini "projeler" ve "çalışma alanları" alıyor.
Sayfa 21 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
1.000 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.