ali saip ursavaş-nakşibendi şeyhi şemseddin bukarki arasındaki konuşma.
"-Hayvanlardan müridin var mı?" "-Hayır, yoktur..." Sorgunun sonunda anlaşılacaktır ki ayinlerde müritler tilki ve köpek kıyafetine bürünmekte, şeyhlerinin şerefine tilki ve köpek gibi bağırmaktadırlar. Şeyhin huzuruna ayakta girmek affedilmez bir kusurdur. Müritler kapıda yere kapanmakta ve şeyhin önüne sürüne sürüne gitmektedirler. Bunlar âyin sırasında kendilerini öylesine vermektedirler ki bir müddet sonra cezbeye kapılmakta, kendilerinden geçmektedirler.
Sayfa 130Kitabı okudu
İnönü sıkıntıdaydı. DP, artan siyasi baskılarını kendi ailesine de yöneltmiş, Akis dergisiyle muhalefet yapan damadı Metin Toker'i hapsettirmişti. Torunu Gülsün, babası hapisteyken doğmuştu. 50'lerin sonunda ekonomik sıkıntıları da büyümüş ve Pembe Köşk'ü kiraya vermek zorunda kalmışlardı. İnönüler Mebusevleri'ne taşındılar. Hayat, 75 yaşında Paşa'ya hala sürprizler hazırlıyordu. O günlerde bu ev, muhalefet karargahı gibiydi.
Sayfa 96 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
kürtlerin babası II. abdülhamit..
Şeyh Sait Doğu'da, isyanın askeri cephesini yürütürken İstanbul'da birtakım temaslar olmaktaydı. Onların merkezinde Seyit Abdülkadir vardı. Seyit Abdülkadir Vanlıdır ve Kürt Teali Cemiyeti'nin fiilî başkanıdır. Bu cemiyet, önce müstakil (bağımsız) bir Kürdistan Devleti gayesini gerçekleştirmek için kurulmuştur. Kürtçülük cereyanının su yüzünde çalışmaya başlaması, Abdülhamit'in takip ettiği politikanın sonucudur. Bütün marifeti "idare-i maslahat" olan ve meselelerin esasına asla girmeyip kuvvetler arasında denge kurarak düzeni sürdürmeye çalışan Abdülhamit, Rusya'ya sırtını dayamış Hıristiyan Ermeni azınlığına karşı, Doğu'da, sırtını İngiltere'ye vermiş Müslüman Kürt azınlığını çıkarmıştır. Bu politikanın icabı olarak Kürt aşiretlerine müsamaha gösterilmiş ve onların beyleri vezirlikler, paşalıklar almışlardır. Böylece Abdülhamit, liderlerini tahtına bağlayarak Kürtçülüğü uyuttuğunu düşünüyordu.
İnönü'nün Damadı Metin Toker
Kınayıcıyı kınarken içyüzünü ele verdiğinden gafil Metin Toker'den: «Şeyh Sait'in ayaklanmasından sadece iki hafta evvel, Ziyaeddin Efendi Meclis kürsüsüne çıkmış ve yeniliğin işret, dans, plâj sefasından başka şey ifade etmediğini söylemişti. Fuhuş artmıştı. Müslüman kadınlar edeplerini kaybetme yolundaydılar. Sarhoşluk himaye, hattâ teşvik olunuyordu. En önemlisi (hissiyatı diniye) rencide ediliyordu. Yeni rejim sadece ahlaksızlık getirmişti. Bunlar terakki kisvesi altmda, Batılılaşma diye, medeniyetçilik adına yapılıyordu. Rezil bir idare memleketi çamurların içine sürüklemişti. Ziyaeddin Efendi bu nutkuyla Cumhuriyetin ahlâkî iflasını Türkiye'ye ilân etmişti.>>> (Şeyh Sait ve İsyanı - s. 21)
Şeyh Sait bu faaliyetine bir süredir başlamış olduğu için seyahatinin gerçek maksadı bir öğretmen tarafından resmi makamlara bildirilmiş ve bunu Ankara duymuştu. Bunun üzerine Ankara, gerçek durumu Genç Valisi İsmail Hakkı 'dan sormuştu. Sonradan Şeyh Sait ve avenesiyle birlikte muhakeme edilip hapis cezası alacak olan vali İsmail Hakkı şu cevabı vermişti: " - Şeyh Sait her sene olduğu gibi bu sene de, Palu 'da bulunan ecdadının mezarını ziyarete gidiyor. Hilafı mutad ve muhili asayiş (asayişi bozan) bir hal yoktur." Valinin görüşü bu olunca, Şeyh Sait daha rahat hareket etmek imkanını buldu.
Sayfa 39 - Birinci Bölüm: Patlayan Bir Kurşun ve Sonrası | IV- Şeyh Sait Diye Bir AdamKitabı okudu
Metin Toker:
(Biz) yemeğimizi yedik. Ben kitap okumaya koyuldum. Kayınvalidemle Özden bir ara yukarıya çıktılar, ev işleriyle meşgul oldular. Aşağı indiler, bir kenarda konuşmaya daldılar. Vakit gecikti, Paşa gelmedi. Ancak gece yarısı sırasında kapı çalındı. 'Ben açarım' dedim ve açtım. Açtım ve hayretten dilimi yutacak gibi oldum. Karşımda İsmet Paşa ile Adnan Menderes duruyordu. Çok neşeli görünüyorlardı. Eminim, çakırkeyiftiler. Birbirlerinin kollarını tutuyorlardı. Adnan Bey ‘Nasılsın, Metin?' diye sordu. İsmet Paşa Başbakan'dan içeri girmesini istedi. Fakat Menderes 'Başka sefere!' dedi. Şimdi Cumhurbaşkanı'na çıkacakmış. ‘Saat geç oldu' diye ilave etti. İsmet Paşa biraz oturabileceğini söyledi. Menderes itiraz etti. 'Davet ederseniz, memnuniyetle gelirim' dedi. Paşa sordu: 'Söz mü?' Menderes keyifli bir tarzda 'Söz' dedi.
Sayfa 75 - 1955
Reklam
325 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.