Fransız yazar Michel Tournier'nin Le Médianoche amoureux (1985) adlı eserinde söylediği gibi, "Ayakta yazmak gerekir, hiçbir zaman diz çökerek yazmamalıdır. Yaşam her zaman ayakta yapılması gereken bir iştir.". Yaşam da eser gibi, yapılan bir şey.
Sayfa 141Kitabı okudu
Zamanı harcama, o hayatın dikildiği kumaştır.
Sayfa 107 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
İyi uyudum, çünkü mutsuzluğum da uyudu. Hiç kuşkusuz yatağın dibine kıvrılıp yatarak geçirdi geceyi. Ondan önce uyandım ve birkaç saniye anlatılmaz bir mutluluk duydum.
Gece, yasakların ve kısıtlamaların topluca başkaldırısıdır. İşbirlikçi bir sessizliktir, temastır, aynı zamanda da ihlallerdir. Eğer hırsızlıklar, cinayetler, kumar, kaçmalar, fahişelik geceyi seçiyorsa, bunun tek nedeni karanlığın gözetimi güçleştirmesi değil, gecenin özü itibarıyla bir anarşi zamanı oluşundandır.
Akşam yemeğine oturduğumda masada yalnızca iki kişilik servis vardı. Babam beni kendine doğru çekti, elini başıma koydu ve törensel bir sesle şöyle dedi: “Oğlum, annen seni terk etti.” Bu sözler beni şaşırttı, çünkü annemin daha çok onu terk ettiğini anladığımı sanmıştım. Ama kuşkusuz “Karım beni terk etti” gibi bayağı bir cümle onun ağzında biçimlenemezdi. Bundan alabildiğine incindim. Bu yemek boyunca süren suskunluk çok korkunç oldu. Babam, annemi mutlu etmeyi bilmediği bir yana, benimle diyalog kurmakta da aciz olduğunu gösteriyordu. İçerisinde yaşadığım ortamın duygudan yoksun olduğunu işte o akşam anladım. Yemeğin sonunda elmamı elime alıp odama döndüm.
Kadınlara fitne tohumları ekenler en başta erkeklerdir. Rahibelerin bile aralarını açan, gidip günah çıkardıkları papaz değil midir?
Reklam
662 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.