Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Türkçe metrik vezinlere, meselâ Latinceye kıyas edilirse, Fransızcadan daha az müsait olan bir dildi. Aksanı olmayan yahut ancak konuşulan cümleye göre bazı aksan değerleri kazanabilen bu dilin uzun gelişmesinde bu vezne intibakı belki de Türk edebiyatının en mühim vâkıasıdır. İslâmlaşma devri şairlerinin hecenin dörtlüklerine benzeterek kullandıkları "Fâilâtün" gibi vezinler ve yine bugün kullandığımız (6+5)'in bir başka şekli olan (3+3+3+2)'nin muâdili Şehnâme vezni ile yapılan tecrü­beler (Kutadgu Bilig), şiir dilimizin, etrafında döneceği ve teşekkül edeceği mihverin başlangıcıdır. Dilin bünyesine bu kadar yabancı bir âletin ona bu tarzda hâkim oluşu, yavaş yavaş millî zevki benimsemesi veya kendi etra­fında zamanla kökleşecek ve tesir dairesini zamanla genişletecek bir zümre zevki ve dili yaratması, şiir tarihinin çok dikkate değer bir vâkıasıdır.
Sayfa 20 - YKY Yayınları
Reklam
İnsanı vücuda getiren kıymetler manzumesinin değişmesi
XIX. asırda, fikrin tekâmülü, şüphesiz hadiselerin yardımı ile, daha çabuk olur ve yenilik, hayatın her safhasına şâmil geniş bir mâna ve mahiyet alır. Artık bahis mevzuu olan şey ordunun bazı tekniklerini ve sınıflarını garptan gelen bilgi ve nizamla ıslah etmek değildir; belki bütün hayatın, cemiyetin bünyesi ve manevi insanı vücuda getiren kıymetler manzumesinin, hepsinin birden değişmesidir. Bunda tabiatıyla aradan geçen bir asır zarfında eskinin kat'î surette çökmesinin büyük tesiri olmuştur.
giriş
Hayatının en verimli çağında, otuz sekiz yaşında üniversiteye hoca ola- rak tayin edilmesi, Tanpmar’a şahsiyet ve kabiliyetini daha disiplinli bir şe- kilde geliştirme ve cıvıl cıvıl zekâsını son asır Türk edebiyatı ve medeniyeti üzerine teksif etme imkânını verdi. Büyük emeklerle hazırlanan «XIX. asır Türk edebiyatı tarihi; ve yeni Türk edebiyatına dair orjinal görüşlerle dolu diğer makale ve araştırmaları bu yılların mahsulüdür. Tanpınar üniversiteye geldiği yıl, ben de üniversiteden yeni mezun olmuş ve asistan olarak kalmış- tım. 1939 yılından ölüm tarihi olan 24 Ocak 1962 ye kadar, milletvekili seçil- diği ve Avrupa’ya gittiği zamaplar müstesna hemen hemen her gün bu son derece canlı, ve neşeli ve yaratıcı şahsiyetin yanında bulunmak ve onunla ko- nuşmak saadetine nail oldum. Sonsuz denebilecek bir tecessüsü, okuma iştlha- sı, sanat zevki, ince sezişleri, vazife duygusu ve insani meziyetleri vardı. Ke- limenin en hakiki mânâsıyla Avrupalı fakat aynı zamanda da en derin ve güze! şekilde mili! idi Türk tarih ve medeniyetini kendi deyimi ile «şahsî bir hayat macerası gibi yaşamış*, onun başarılarıyla beraber eksikliklerini de İçinde duymuş ve büyük bir vuzuhla görmüştü.
Sayfa 13 - E kitap
Ölüm XIX. asrın başında, romantizmin tesiriyle hemen her edebiya­tın belli başlı temlerinden biri olmuştu.
Sayfa 524 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
XIX. asrın ilk yarısında Türk şiirinin manzarası bir bakıma geçen asırlardan pek farklı değildir. Nedim'den sonra ârazı iyiden iyiye görülen, fakat başlangıcı daha evvele çıkan bir zevk bozulması ve dağılışı, ilhamın umumiyetle küçük ve kelime, ifade oyunlarına dayanan buluşlardan öteye geçememesinden gelen bir yoksulluk, mesnevilerde Nâbî'den beri çalışılan fakat bir türlü sırrı bulunamayan bir yerli icat arzusu, daha ziyade nesre ait hususiyetlerin artması, bu yarım asrın şiirinin de esas vasıflarıdır. Hamlesini yöneltecek, dağınık tecrübelerine düzen verecek ana fikirden mahrum olduğu için bayağılıktan öteye geçemeyen bir realizm ve yerlilik zevki (Nedim'den ziyade Enderûnlu Fazıl'a bağlanması doğru olur), daha ziyade değerlerin zayıflamasından gelen bir nefsine düşkünlük teşhiri, söyleyecek hiçbir şeyi olmayan insanların vakit geçirmek için konuşmasını andıran yârenlik edası, ilk göze çarpan şeylerdir. Ne halk ifadesine ve diline karşı gittikçe artan ilgi, ne nazirecilik dolayısıyla sık sık eserlerine dönülen eski şairlerin tesirleri, ne de geçen asrın sonunda, yani Galib'in musammatlarla yapmaya çalıştığı geniş nefesli ve hamleli şiir tecrübesi ve yine onun tesiriyle hızını arttıran Mevlevi ve tasavvufi ilham bu çözülüş manzarasını değiştiremez. Sanki bütün pınarlar kurumuş ve insan çırılçıplaktır. Ve sanki insanın yerine aruz vezninin bizzat kendisi ortada dolaşıyor, halk ağzından ve hayattan topladığı ifadeler üzerine tek başına küçük, mânasız oyunlarını yapıyordu.
Sayfa 89 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayvanlar âleminde aslanın hükümdarlığı da yüzü güneşe benzediği içindir.* A.H. Tanpınar - XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi *
Roman ve değişim
Ahmet Hamdi Tanpınar, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi'nde devrinin en önemli romancısı olan Ahmed Midhat Efendi'den bahsederken "Namık Kemal'de ve benzerlerinde mütalaa (okuma) bir nevi mücadele idi. Onda dinlenme ve hülyadan gelen sıcaklıkta ısınma oldu. Birdenbire onun kitaplarıyla, çalışan insan hayatına dinlenme saati girdi. Okumaya ayrılan saat. İşte cemiyetimize getirdiği şey. Ve onunla küçük insanların hayatı değişti. Küçük ahşap evlerde lamba başındaki saatler başka bir mânâ ve hüviyet kazandılar." der.
Sayfa 33 - KetebeKitabı okudu
Edebiyat sadece hissin ve hayalin değil,aynı zamanda fikrin de mahsulüdür.