Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Hayatın Anlamı
3.Kısım Anlam Tutulması Anton Çehov'un Tri Sestry oyunundan şu kısa diyaloğu dü- şünelim: MASHA: Bir anlam yok mu? TOOZENBACH: Anlam mı? (...) Şuraya bak; kar yağıyor. Bunun anlamı ne? Kar bir ifade ya da sembol değildir. Anlatabildiğimiz kada- nyla gök kubbenin kederlenmesinin bir alegorisi değildir. Philip Larkin'in baharı
Reklam
D.A.Ç
insan olmanın her zaman için kendinden başka bir şeye, ya da bir insana-gerçekleştirilecek bir anlama, karşılaşılacak bir insana, hizmet edilecek bir davaya, ya da sevilecek bir insana- yönelmek olduğu yolundaki antik ant- ropolojik gerçeğini anlıyorum İnsan, sadece varoluşundaki bu kendini aşmayı gerçekleştirdiği zaman gerçekten insan, ya da
Kur’an insanlığı doğru yola sevk için gönderilmiş bir kitaptır. bu itibarla ilk önce kendisine muhatap olan insanlığın doğru veya yanlış inanç durumunu ve inanmanın sebep olduğu mesûliyetleri, doğruya veya eğriye inanan insanın dünyada ve ahirette alacağı durumu izah etmiştir. Kur’an’ı ve o’nun tercümesini okurken. konuşanın daima Allah Teâlâ olduğunu ve zaman zaman da mahlukâtı konuşturduğunu, bazen güzel misaller ve temsillerle hâdiseleri açıkladığını hatırda tutmak gerekir.
Medeniyet ve Yıkım
“Yaşamın insan dışında kalan kısmını anlamlandırabilseydik, kendi medeniyetimizi inşa ederken yapmış olduğumuz yıkımların önüne geçebilirdik.” Bu söz insanlığın doğayla olan ilişkisini derinlemesine düşünürken birden kalemimden çıktı…. Günümüzde, çoğu zaman doğanın sadece insana hizmet etmek için var olduğunu düşünerek, doğal kaynakları ve ekosistemleri istismar ediyoruz. Bu yaklaşım, doğanın bir bütün olarak değerini anlamamızı engelliyor ve sonuç olarak çevre tahribatına yol açıyor. Büyük insanlar da benzer düşünceleri dile getirmişlerdir. Örneğin Albert Einstein’ın şu sözü bu durumu özetler niteliktedir: “Teknoloji gelişirken ahlak geride kalıyor.” İnsanlık olarak, teknolojik ve ekonomik ilerlemeyi hedeflerken, sıklıkla doğanın ve doğal dengeyi korumanın önemini göz ardı ediyoruz. Bu nedenle, çevresel yıkımlar ve ekolojik dengenin bozulması gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Diğer bir örnek de Mahatma Gandhi’nin şu sözüdür: “Dünya herkesin ihtiyacını karşılayabilir, ancak herkesin açgözlülüğünü değil.” Bu sözde doğal kaynakların sınırlı olduğunu ve onları sürdürülebilir bir şekilde kullanmamız gerektiğini vurgular. Açgözlülük ve israf, doğal kaynakların tükenmesine ve çevresel sorunların artmasına yol açar. Yaşamın insan dışında kalan kısmını anlamlandırarak, doğanın değerini ve önemini kavramamız gerekiyor. Doğayla uyum içinde yaşamak ve onu korumak, insanlık olarak medeniyetimizi inşa ederken yaptığımız yıkımların önüne geçmek hayati öneme sahiptir.
Neden edebiyat? Neden sanat?
Bu aralar “Denizin Uzun Taç Yaprağı”isimli romanı okuyorum. Romanın temel konusunu İspanya iç savaşı oluşturuyor. İç savaşta yenilen Cumhuriyetçiler Fransa’ya sığınmak zorunda kalır ve burada çeşitli kamplara yerleştirilirler. Onlar istenmeyen adamlardır. Kamp koşulları acımasızdır. Önce çocuklar ölmeye başlar bir bir sonra yaşlılar. Ama onları
Reklam
183 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.