İnsânın kendini bilmesi, asıl benliği üzerindeki maskelerin/perdelerin ötesine geçerek “çıplak ben”ine yâni bir anlamda ben ötesi şuura ulaşmasıdır. Başka bir deyişle kendini bilme, insânın varlığındaki iğreti unsurların ötesindeki değişmez realiteyi/özü ortaya çıkarma arayışıdır. İnsânda sahte bir benlik tasarımı oluşmasına yol açan her şey, kendi varlığına ilişkin bilgiden onu alıkoyabilir. Çünkü insânın kendini bilmesinin önündeki engel, kimi zaman sahip olduğu toplumsal statü, elde ettiği kariyer, sahip olduğu ilim veya herhangi bir hüneri, kısaca kişide koşullanmış bir bakış açısı meydana getiren her şey olabilir.
İşte bütün bu engeller ortadan kalktığında “insân ne olur veya ne olabilir?” sorusunun cevabı insânın kendini bilmesidir. Her insân kişisel deneyim ve içsel keşif yoluyla zamansal ve mekânsal değişime maruz olmayan kendi öz “ben”ini tanıma ve inşâ etme kapasitesine sahiptir. Bu inşâ sayesindedir ki insân, kendi varlığının mahiyetine ilişkin gerçekliğin farkına varır.
Necmettin Şahinler