Bir defasında O zamanlar daha lise 1'e gidiyoruz, arka sırada oturan kız.. (ismi neydi yaaa... hah! Aylis) Dedi: "Emre yarın okula gelmeyelim, okula diye çıkalım Kadıköy'e sinemaya gidelim' Tabii o zamanlar erkek olarak kendimize olan güvenimiz sıfır, utancımızdan aynaya bile bakmıyoruz. Yeni-yeni blue çağlarına
Bir defasında O zamanlar daha lise 1'e gidiyoruz, arka sırada oturan kız.. (ismi neydi yaaa... hah! Aylis) Dedi: "Emre yarın okula gelmeyelim, okula diye çıkalım Kadıköy'e sinemaya gidelim' Tabii o zamanlar erkek olarak kendimize olan güvenimiz sıfır, utancımızdan aynaya bile bakmıyoruz. Tip desen, karakolun önünden geçsek
Reklam
Anıları bir akşam güneşi gibi vuruyordu hayatının üzerine.
Hayatın Mucizeleri
Hayatın Mucizeleri
(Sayfa 26)
‘’artık eskisi gibi hissetmiyorum, düşünmüyorum, istemiyorum. canım hiçbir şey yapmak istemiyorum. sabahlara kadar oturuyorum. yalnız kalmak için... gecenin sesini dinlemek için... güneşi daha az görmek için... sosyal hayata katılmamak için... yüzümü kimseye göstermemek için... kimseyi görmemek için... öğlene kadar yatıyorum. uyanınca da yataktan çıkmıyorum. çıkmak istemiyorum. kitap okumuyorum. okuyamıyorum... çok zorlarsam belki birkaç sayfa... kulaklığımı hiç çıkarmıyorum. sabahtan akşama kadar müzik dinliyorum... en sevdiğim şarkıyı yüzlerce kere dinliyorum... kimseyle konuşmuyorum, yazmıyorum zaten merak eden de yok. hiçbir zaman merak edilecek bir insan olmadım. kimse için... evden hiç çıkmıyorum. ailem bu halimi farketmesin diye akşam yemeğinden sonra onlarla oturuyorum, çay içiyorum, tv izliyorum, gülüyorum, konuşuyorum. ama isteyerek değil. artık eski neşem yok. ruhum öldü benim. bedenimi de ya öleceği günü bekleyeceğim ya da bir gün ben öldüreceğim... ‘’ sigara içmiyorum bu yazıyı okursanız bir tane de benim için yakar mısınız? F.K.
Her şeye yeterdi Annem!
“ Her şeye yeterdi Annem! Çünkü; Anne demek yetmek demekti. Ağrıyan yerlerini susturur, acıyan göğsünü bastırırdı.İşi, gücü, emeği, ocakta yemeği vardı onun.Bir ıhlamurla geçiştirdiği soğuk algınlığı, bir evlat gülümsemesiyle unuttuğu gönül dalgınlığı vardı.Akşam olunca evinin perdesini kapatmaya alışkın elleri, bir de her sabah sulamayı farz edindiği gülleri vardı.Kimse öksüz değildi o varken, kimse sahipsiz değildi.Çünkü; anne demek sahip demekti… Ezandan önce uyanırdı annem. Güneş’i kucağına alır yorganımızın içine saklardı. Kınalı ellerinde kireç tutan parmakları vardı, çıtırtıları beyaz bir gece gibi kalbime batardı. Yorgunluk gözlerinden damlardı.Çünkü; anne demek yorulmak demekti. Çünkü; Anne demek ömrünü bağışlamak demekti…
Hüzün, akşam güneşi görememiş umuttur
annesiz/babasız çocuklar yapraksız ağaçlar gibidir… Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir, Tahsin Özmen
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.