Bir tutam sevgi görmek için bukadar çırpınmamalıydık..
Canım Nilgün
Akşam üstüne doğru bir kış vakti , sokağın başında , kirli kaldırımların önünde karanlığın içinde hüzünle bekleyen , acıyı ise gülerek karşılayan garip bir çocuk gördüm kulağında jiletli bir küpe , üstünde bir mont ayağında siyah pabuçlar , çantasında gam çiçeğinin kırmızı kahverengi defteri , kimsede bulamıyorum kendimi dedi ve o garip
Reklam
Ölümüm, cüssemi fişler Ama nâmım ardımda, adım üstünüze sâye kalır. Ben miyim ilkin size diş atan? Siz iken beni zorbalık ve açlıkla kışkırtan. Patilerim kesildi, muamele edildiğım sayısız psikolojik,fizyolojik şiddet! Beni, sizler bu hale getirmişken Hamal ben miyim? yerinize gümahkar. Kızaklarda koşturuldum, Yaylalarda koyun güttüm! Ağzım onlarınkinden hallice,salya akıtanlarca meydanlarda döğüştürüldüm Yenilgime düşen iki dudak arası nemlenmiş bir mermiyle çöplüğü boyladım. Söyleyin kim katil kim zorba Ben miyim verilen bir kuru ekmek ile bir tutam sevginin daha fazlasına tamahkar? Adım köpek Haylaz çocuklarınızın oyuncağı, Sizlerin ise hor görüp, yukarıdan aşağıya hor ve burnunu tıkayarak gördüğü o mahluk. Çeyrek sevgi Çeyrek kuru ekmeğinize hürmeten sizlere sevgilerimi iletiyor Yaşama hakkımı savunuyorum🐾🐶 #Patiliyazar🐾🐶🐈
Suçüstü yakalandım bölüşürken kalbimi Suçüstü, kelepçeyle yardılar bileğimi Anne, ben diyar diyar umudun savaşçısı Bir tutam sevgi için dağladım gözlerimi...
Yusuf Hayaloğlu
Yusuf Hayaloğlu
Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın Saçlarınız ızdırap denizinde bir tutam başak Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana O inanmışlar çağının. Zaman akar yer direnir gökyüzü kanat gerer Siz ölümsüz çiçeği taşırsınız göğsünüzde Karanlığın ormanında iman güneşidir gözünüz Soluğunuz umutsuz ceylanların gözyaşına sünger. Gün doğar rüzgar eser bulut dolanır Rahmet şarkısı söyler yağmurlar Alnınız en soylu isyandır demir külçelere Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar Sessiz bir bombadır konuşur derinlerde. Ey bizim sabır yüklü toprağımızın kutsal ağacı Sen bize hayatsın umutsun mezarlar kadar derin Bizi tutan bir şey varsa dirilten o sensin Üzerinde uyuduğumuz yavru kuşların tüy renkli sıcaklığı. Ey damarlarımızda donan buz yüzlü heykeller beldesinden Yıkıntılar sonrası sığındığım şefkat anası Ey dağları yerinden oynatan ses ey mermeri toz eden rüzgar Ey alemi donatan ışık toprağa can veren el. Gün olur toprak uyanır ağaç uyanır uyanır böcekler Sarı bozkır titrer çıplak ağaçlar yeşerir gök yıkanır kirli dumanlardan Su coşar deniz kabarır canlanır ölü şehirler Yemyeşil bir rüzgar eser yıldızlar arasından. Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü Çatlayacak yalanın çelik kabuğu Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu Güzlek, 1966
Anne ben geldim. Bir tutam sarılmaya hasret sütünün kokusu burnumda sana koştum..Ayaklarım koşmaktan acımış, ciğerlerim yorulmuş yollar yürümekten. Hani demiştin ya ana yuvadır, bak yuvama döndüm aç kapıyı.. Beyaz yazman ağarmış gözlerin yorgun ama aynı sevgin, merhametin.Aç kollarını göğsüne yatmaya geldim. Dolaştım şehirler, köyler, başkentler. Tanıdım onlarca yüz yok sen gibisi, senin gibisi. Pamuk ellerinle al yüzümü gülüşün gözüme baksın. Sana biriktirdim hikayeler, anlatmaya susayıp geldim.. Kulağımda ninnilerin, öğütlerin ; dinledim yaşadım da geldim.. Döndüm sokaklarda bir seni gördüm koşulsuz bekleyen kollayan.. Anne ben sana geldim. koca bir sevgi koynumda.. Senden aldım büyüttümde geldim 🙏♥️
Reklam
404 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.