Zamanın bizi yuvasından çekilen bir iplik gibi bulunduğumuz ve kendimizi ait hissettiğimiz yerden nasıl da söküp götürdüğünü anlıyorsun. Anlıyorsun ki herkes eşittir yarasıyla, acısıyla, hüznüyle ve mutluluğuyla .
İnsan olarak doğan herkesin mücadelesi eşit. Konuları, sebepleri ve muhatapları değişince bize az gelen bir başkasının " sancısı" kendi özelinde bizim acımızla eş.
İmrenerek baktığımız uzakların, yakını olan şahitlerinin de uzaklara imrendiği gibi. Çekmecede biriken ve zamanın bizi alıp götürdüğü her yerde, kendimize kattıklarımız ve kendimizden eksilttiklerimizle, avucumuzda kalanlarla bitecek bir koşuşturma.
Her şeyin geçip gittiği ama vaktine has olan tınıların bir zamanlar dinlediğin, denk geldiğin müziklerin, ne vakitler geçse bile Kulak arkasına iliştirilmiş ve daha başını duyunca kendini hatırlatan tinılarla; dolan gözlerinle ve dahi uyanan hislerle kör topal bir ömür.