Resulullah’a(s.a.v) yazılan bir yazı
burda olsaydın tereddütsüz çiğnerdin tüm tağutları. kalmazdı bu soğukta cam silen çocuklar. ve kalmazdı belki çocuk kanı ile beslenen coğrafyalar. burda olsaydın bana kızardın. iznin olursa ben o şiiri yazardım. sana bir şiir yazardım ve senin yamaçlarında yeniden yeşeren düzene. {alıntı}
İçimde incinmiş bir çocuk ağıdı, Avuç avuç cam kırıkları gözbebeklerimde, Düşmemek için kendime tutunuyorum. Şükrü Erbaş
Reklam
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder. Mevsim Yenice bir başka öyküsünde tam da bundan bahseder: "Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok." Bazen sadece gitmek gerekir sevgili okur. Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de
Söyleyeceği bitmiş aşklar hep öyle gülümser; öyle eline cam batmış çocuk şaşkınlığıyla, kim vurduya gitmiş deryada balık tedirginliğinde, hani kibrit çaksan yangın yeri iki yürek, Unutmak umuttan sonra ki duraktır diyerek dut yemiş dilleri…
Ali İhsan Konuklu
Ali İhsan Konuklu
Gözlerime nehirler yapan Gazze Bir kuşluk vakti ruhumun derinliklerinden duydum adını Sabah gün ağarmadan yola çıkanlar gibi Azığıma katık ettim adını Bir çocuk ölür şimdi Gazze’de İçimin duvarları yıkılır birden Ezer geçer bir tank ayaklarımı Gazze, gözyaşlarıyla kurtulan gemi Nuh’un gemisi. Gazze, iyi insanların şehri İstanbul’un, Bağdat’ın, Bosna’nın kardeşi… Gözlerim doluyor, evime beton yığınları Gazze toz bulutu bombalardan Oturur yüreğime cam kırıkları Tehlikelidir dünyada Gazze çocukları. Ellerde taş, ağzına kadar dolu cesaret Onlar insanlığın direniş temsilcileri. Ufuk Türk
Reklam
0:42 Başlık Keşke biliyor musun daha şimdiden özledim seni oysa hiçbir şeyi istemediğim kadar istedim gözlerinde kavrulup nefesinde sönmeyi hiç dokunmamış tım yaralarına ve hiç gelmemiştin sokağıma teninin kokusunda bilmiyordum ellerinin sıcaklığını da hiç nefesimiz birleşmiş olmasına rağmen çocuk su yüreğimin kahramanıydın hiç olmadığı kadar sevdim seni bütün aşklara kalem çekerek hiç gelmemiş birinin gidişi acıtırmı yüreği desen bunu asla bilemeceksin ama ben yine de söyliyim hani düşersin de can havliyle avuçlarının yere değilde cam kırıkları üzerine kapanırya sadece avuçlarım olmuyor kanayan tırnak uçlarında yaşıyorsun ölümü ruhun çekilir gibi oluyor bedeninden nefesine batıyor cam kırıkları işte öyle birşey gidişin sahi ya dukunsaydım gecelerine ya aynı sabaha uyansaydık ya öpüşseydik nefes nefese ya ardından sarılıp kukunla cenneti hissetseydim ya öpseydim saçlarını nefesimle dahamı büyük olurdu acım yoksa yine cam kırıkları ağrılar saplanırmıydı yüreğime
ARAZİ-TOPRAK MAHSULLERİNİN ZEKÂTI: ÖŞÜR
Öşür arazisinden çıkan mahsûlün zekâtına, öşür denir. Öşür, onda bir (1/10) demektir. Öşür; âyet-i kerîme, hadîs-i şerîf ve icmâ ile sabit bir farzdır. Âyet-i kerîmede -meâlen-: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkarmış olduğumuz şeylerin temiz (ve helâl) olanlarından (Allah yolunda) infâk ediniz (harcayınız)! Ve
ARAZİ-TOPRAK MAHSULLERİNİN ZEKÂTI: ÖŞÜR
Öşür arazisinden çıkan mahsûlün zekâtına, öşür denir. Öşür, onda bir (1/10) demektir. Öşür; âyet-i kerîme, hadîs-i şerîf ve icmâ ile sabit bir farzdır. Âyet-i kerîmede -meâlen-: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkarmış olduğumuz şeylerin temiz (ve helâl) olanlarından (Allah yolunda) infâk ediniz (harcayınız)! Ve
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.