Türkiye teknolojinin hemen her alanında fevkalade başarılara imza atıyor. Lakin bu konudaki titizliğini, {kendisini tarihin akışı içinde var kılan} kültürünün geniş halk kesimlerinde canlılığını korumasına da yöneltmezse, alıklaşan halk kesimleri tüm bu başarıları alıp çöpe atar. //celâl fedâî//
Türkiye'de milenyum sonrası muhafazakarların sekülerleştiği bir vakıa. Lakin tarihte bu tür dünyevileşmeler, bir iki kuşak sonra, inancı merkeze alarak dünyayı kuşatma cehdi gösterir bir hâle evrilebiliyor. Türkiye'de de bunun olacağına dair işaretler var. Yaşayanlar görecek. //celâl fedâî//
Reklam
celâl fedâî--Milletimize eşlik eden bir entelijansiyamız olabilecek mi?
////Alıkların Bağımsızlık Bildirgesi Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada insanlık küresel kapitalizmin kültürü ile alıklaştırılıyor. Millet olmaktan çıkıyoruz. Okumuşlarımız var ama entelektüelimiz hele de entelijansiyamız yok. Farkında mıyız...//// //////Türkiye’de entelekteüller, bir “dağ olma” fantasmasından çıkmadıkça bir
Bir başkadır Celal ağabeyim
Küçük İskender'in Kasım 2011 tarihli Sözcükler Dergisi'nde yayınladığı "Haşarat Uygarlığı" adlı şiir(!)ine, Aralık 2011 tarihli Hece Dergisi'nde "En Güzelleri Gelmediler Daha" başlıklı bir nazire yazmış şair. Küçük İskender'in saldırıcı ve hakaret edici tavrına karşılık Celal Fedai hakaret etmeden sadece
Şeddeli Çıkarsama I
Sizi siyaset batağına çekecekler. Politize oldukça siz, üzerinizden güdümlü dargınlıklar derecekler. "Poetika ve politika yan yana yürüyor" dediğinde Celâl Fedai, kıymetli bir ayrımın altını çiziyor. O ayrımdan şunu anlıyorum ki; politik malzeme olmak yerine, politikanın üzerine çıkmak iktiza ediyor. Şiir ve siyaset yan yana yürüyor demek yerine, poetika ve politika yan yana yürüyor demeyi yeğliyor Fedai. İsmail Kılıçaslan gibi adam adaylarını şiirden diskalifiye eden "Amerika Sen Busun" gibi sığ başlıklardan ötesi değil. Proaktif politikayı mütalaa etmek ve ufkun üzerine bakınmak varken, siyasi partilerin eteğine düşmek yakışmıyor ufku geniş insanlara. Evet, yakışmıyor. Size demir leblebi verecekler. Onu kemirmekle cebelleştikçe siz, ufkunuzdaki kutlu istikbali sümen altı edecekler. Dişine güvenen buyursun da görsün. Nasıl hayfa uğramaz ki insan?
Eski Türkler erkeğe "koca" diyordu. Büyük, bilge ve dağ anlamında. Kadın'a da o dağın tepesindeki taç anlamında "kar" diyordu. "Koca'nın kar'ı" bu anlamdadır. Şimdi dağ'lar yok, tepecikler var ve kar'lar eriyor bu yüzden. Allah dağına göre kar versin. Celâl Fedai
Reklam
34 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.