Di'li Geçmemiş Zaman
Dalından kopan yaprakların Sararan yanlarına yazdım adını Sahte bir gülüşten ibarettin oysa. Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu. Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız Adımlarımızın kısalığı bundandı Dedim ya… Eylül’dü. Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.
Rüyamda sabah namazından hemen sonra ya Salih Memişoğlu Hocaefendiydi ya da onun gibi biri... Belkide baska hocaefendiydi. Kızkardeşim ya da erkek kardeşimle beraber yanına ofisine gittik. Galiba konu kendim değildi. Böyle rüyamda şimdi zaman değilde geçmiş bir zamandı... Nasıl olduysa konu bana geldi. Cilt rengimden konuşulmaya başladı. Sonra derken cilt alt tonun ne dedi. Bir bakayım ver elini dedi. Bende elimi verdim. Bilek kısmındaki damarların renginden soğuk ya da sıcak olduğu belli olur onu zaten biliyordum da Salih hocada bakası geldi. Bakınca bilekte genellikle 2-4 damar uzantısından başlar. Benim bileğime baktı zaten ben önceden görmüştüm de emin olmak istedim dedi. Bileğimin oradaki damardan üç tanesinin ortasında kılıç gördüm dedi. Hemde kitap gördüm dedi. O bileğimin oradaki damarıma bende bir bakayım dedim 🥲 kontrol etmek amaçlı 🥲 kaç senelik bileğim sonuçta öyle şeylere görmemiştim 🥲 çünkü 🥲 Sağ elimin bileğine bakınca arapça Muhammed yazısını gördüm. Oradaki Ha kılıçı gibi duruyordu. Dal da hem kitap hemde rahleydi.... Üç boyutlu görüntüsü vardı damarımın böyle tasolar gibiydi 🥲 tasoları bilen var mı hareket edince başka bir motif çıkan 🥲 işte öyleydi hem kılıç hemde rahle kitap... Hocamız da konuşmasına devam etti... Sen büyük işlere imza atıcaksın büyük bir insan olucaksın dedi... Diyince bunları ürperdim hemde hayret ettim...
Reklam
Ve o an aşkın ne işe yaradığını anladım. Aşk hayatta kalmana yardım ediyordu. Anlam aramayı da unutturuyordu. Aramayı bırakıp hayatı yaşıyordun. Aşk önemsediğin kişinin elini tutmak ve şimdi ki zamanda yaşamaktı. Geçmiş ve gelecek yalnızca mitti. Geçmiş ölen şimdiki zamandı ve gelecek hiçbir zaman var olmayacaktı, çünkü ona ulaştığımızda gelecek zaman şimdiki zamana dönüşecekti. Şimdiki zaman sahip olduğumuz tek şeydi. Sürekli devinen, sürekli değişen bir şeydi şimdiki zaman. Ve hercaiydi. Yakalamanın tek yolu geçip gitmesine izin vermek, onu serbest bırakmaktı. - Matt Haig / İnsanlar
Ve o an aşkın ne işe yaradığını anladım. Aşk hayatta kalmana yardım ediyordu. Anlam aramayı da unutturuyordu. Aramayı bırakıp hayatı yaşıyordun. Aşk önemsediğin kişinin elini tutmak ve şimdi ki zamanda yaşamaktı. Geçmiş ve gelecek yalnızca mitti. Geçmiş ölen şimdiki zamandı ve gelecek hiçbir zaman var olmayacaktı, çünkü ona ulaştığımızda gelecek zaman şimdiki zamana dönüşecekti. Şimdiki zaman sahip olduğumuz tek şeydi. Sürekli devinen, sürekli değişen bir şeydi şimdiki zaman. Ve hercaiydi. Yakalamanın tek yolu geçip gitmesine izin vermek, onu serbest bırakmaktı. - Matt Haig / İnsanlar
Eylüldü
Dalından kopan yaprakların Sararan yanlarına yazdım adını Sahte bir gülüşten ibarettin oysa. Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu. Eylüldü. Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız Adımlarımızın kısalığı bundandı
..... Di 'li geçmiş bir zamandı yaşadığımız Adımlarımızın kısalığı bundandı. Bundandı gözlerimin durgunluğu. Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan Ellerin kadar ıssız Sen kadar zamansız molalar veriyordum Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz...
Cemal Süreya
Cemal Süreya
Reklam
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış: Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil. Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş. Aşk, “Zenginlik, beni de yanına alır mısın?” diye sormuş.Zenginlik, “Hayır, alamam. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok.” demiş.Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir’den yardım istemiş. “Kibir, lütfen bana yardım et!”, Kibir “Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin.” diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: “Üzüntü, seninle geleyim.” Üzüntü “Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var.” Mutluluk da Aşk’ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk’ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. “Gel Aşk! Seni yanıma alacağım…”Bu Aşk’tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk’a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi’ye sormuş: “Bana yardım eden kimdi?” Bilgi “O, Zaman’dı” diye cevap vermiş. “Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?” diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş: “Çünkü sadece Zaman Aşk’ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir”
494 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.