Gidiyorsun biliyorum. Küçük ve kırık adımlarla uzaklaşıyorsun yanımdan. Ürkek bir keçi yavrusu kadar sessiz, gidiyorsun. "Kaçar gibisin" diyesim geliyor. Gözlerinde yabancısı olduğum, tanımlayamadığım karartılar dolaşıyor.Buğulu bakıyorsun. Daha önce hiç duymadığım kelimelerle, senin olmayan cümlelerle
Gözlerin ile bakışlar arasında bir kırıntı kadar ufak bir su kadar akışkan ve bir güneş kadar yakıcı
Reklam
Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs çanları Ne gökten necat geldi, ne bir parça merhamet Çalışan esirlere İsa, Musa, Muhammed, Sade bir satır dua, bir tütsü, buhur verdi Masal cennetlerinin yollarını gösterdi. Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs çanları Zincirden kurtarmadı yoksul çalışanları. Yine biz köleleriz, efendilerimiz var, Yine her mel’un taşı yosunlaşmış bir duvar, Esir-efendi diye koymuş da adlarını İki bahta ayırmış arzın evlatlarını. Efendi işletiyor, esir işliyor yine. Yine efendilerin gümüşlü sofrasından, Kar gibi ekmeğinden, şarap dolu tasından Kırıntı, artık bile düşmüyor işleyene. Yine biz esir geçen her günün akşamında Eve sade bir lokma ekmek getiriyoruz. Nazım Hikmet
Kendi sofrasından düşen kırıntıları yiyor; bir süre için öbürlerinden daha tok hissediyor kendini, ama sofradan nasıl yenilir bunu unutuyor; ancak artık geride yenecek kırıntı da kalmıyor. Franz Kafka- Aforizmalar
Kendini pazarlamaya çalışan kocasını öldüren Çilem Doğan'ın tarihi savunması : Şu adliye koridorlarında yüzüm mor şekilde çok dolaştım koruma kararları için . Başka bir seçeneğindeki kalmamıştı . Bir de ne yalan söyleyeyim, hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. O ölmese ben ölecektim. O size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti. Kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti. Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. Biraz yan gülmüşüm. Belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti. Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti. Siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama. Oysa namus benimdir Hakim Bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.
DÜŞÜNCELER Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,  kumla köpüğün arasında. Yükselen deniz ayak izlerimi silecek,  rüzgar köpüğü önüne katacak,  ama denizle kıyı daima kalacak.
Reklam
513 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.