“Kraliyetin demokrasiyle ilişkisini irdelerken üzerinde düşünülmesi gereken bir husus daha var. Seçimle işbaşına gelen siyasetçilerin hemen hepsi tüm yetkileri ellerinde toplamaya, tek adam olmaya pek meraklıdır. 20. yüzyıldan miras kalan bu hastalığa, günümüzde bilgi çağının merkezileştirmeyi kolaylaştırması ve popülizmin dayanılmaz cazibesi de eklenmiş durumda. Paradoksal gibi görünse de, tepede bir kral veya kraliçenin bulunması, siyasi liderliğin diktatörlüğe özenmesine adeta bir set çekiyor. Geride bıraktığımız yüzyılda acımasız Stalin'in, eli kanlı Hitler'in ve onlara özenen Franco'nun hep kraliyetin lağvedildiği ülkelerde ortaya çıkmaları tesadüf olmamalı.” Hasan Göğüş