Prometheus- Hybris
Prometheus cezasına boyun eğer ve acılar içinde kıvranır, ama o arada ruhunda başka bir duygu daha keşfeder. Bu duygu ona şöyle demektedir: "Ne olursa olsun, yapılan şeyin doğru olduğuna inanıyorsan, sonucuna da katlanacaksın." Bu duygu kibirdir (hybris) ve kibir ona başa gelene dayanma gücü vermektedir. Prometheus'un bütün sanatların anahtarı olan ateş tohumunu insanlığa götürmesi kibir vesilesidir, bu yüzden o da kibrin çilesine katlanmalıdır. O yaptığının doğru olduğuna inanmaktadır, çünkü doğaya karşı savaş açan insanın eline biricik silahını, yani "tekhne'yi (teknik bilgi)" vermiştir, ve "tekhne" doğanın yarattıklarına karşılık insanın yarattığı her şeydir.“ Ders: İlk Çağ Felsefesi, Çiğdem Dürüşken
Acı
Seni de vururlar bir gün ey Acı Uçuşup durduğun kanatlarından Sazın, sözün, türkülerin tükenir Ellerin koynunda kalakalırsın Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey Acı Gül açan yüzlerimizde Göğeriyor rengin senin de
Reklam
Netlik
Boşa kürek çeken el, boşluğa düşen beden, boşlukta sallanan ruh olma. Boşuna geçen bir hayatın öznesi ve nesnesi olma. Ayaktayken takatten düşme. Sağlıklı bir bütünlüğe sahipken karamsarlıkla boğuşma. İyi ve sağlam niteliklere sahip bir insanken adı ve sanı kötülükle anılan bir can olma. Güzellikleri omuzlayan ayakken okların gösterdiği çirkinlik
Gülşiir
Şimdi gece, bindokuzyüzseksenikiyle Üçyazaltmışbeşi çarp-oradayım iste Yorgun değilim, umarsızım yalnızca Geçmişle geleceğin öpüştügu yerde bir nokta gibiyim ve çoktan dürüldü defterim Uçurumlar üstünde uçuşur dizelerim Onlara köprü olacak bir beden yoksa da.. Bu benim yalnızlığım, dalsızlığım benim Kana kana içtiğim çeşmelerden susayarak ayrılmak Titreyen bir ışık karanlıklarda Onu kim görebilir, kim tanıyabilir? Sonuda hep bir soruyla karşı karşıya kalmak Boynumun borcu bu, ödenmedi yıllardır Her aşktan böyle bir siir kaldı bende Yaşamımın bir dilimini özetleyen Unutuşun çiçekleri bunun için hiç açmıyor Donuyor bir gülüş tek bir dizede Yaşanmış yüzlerce anı, buruk bir özlem Çivileniyor beynimin bir yerlerine Geride-hayır-acılar filan da kalmıyor Bir boşluk yalnızca, uçurumlara özenen Ahmet Erhan, Ahmet Erhan burada gömülüdür, I . Cilt
Dediğim Dedik Çaldığım Düdük
~KENDİMCE~ Diktatör olarak tarihe geçen ve bu özellikleri yaptıklarıyla tescil olan yöneticileri çoğumuz biliriz; Hitler, Stalin, Mao, Mussolini... En çok bilinenler bu isimler. Çok eski tarihlerden bu yana kim bilir kaç diktatör geçti dünyadan; ne zorlamalar, ne zulümler yaptılar kim bilir! Tarihe yazılı olarak geçenleri biliyoruz sadece... Diktatörlerin ünü faşistlikleriyle artmıştır. Mussolini'nin kurduğu Faşizm, diğer bilinen diktatörlerde de kendini gösterir. Çünkü dediğim dedik çaldığım düdük sistemidir. Diktatör tek adamdır, istediği kararı alır ve uygular. Karşı çıkanı cezalandırır ve bunu da katliamlar ile yaparsa aynı zamanda da faşist olur. Faşizm de esasında diktatöryal bir yönetimdir. Bunların hepsi ayrı yönetim şekilleri olsa da kötü ünleri, korkuyla hatırlanmaları yöneticilerinin yaptıkları sebebiyledir. Yönetim şekli kimine göre isabetlidir, olması gerekendir; çünkü görüşler herkeste farklı olabilir. Ancak katliamlar, kıyımlar, yıkımlar herkese göre yanlıştır. Doğru olduğunu söyleyen kişi ise canavardır. Bu yönetim şekillerinin kullanışsızlığı ise eninde sonunda kaosa sebebiyet vermesidir. Yalanlarla, aldatmacalarla, düzenbazlıklarla kararlar alan, hareket eden, yönetmeye çalışan yöneticiye güven kalmaz. Güvenilmeyen yönetici yönetme hırsına sahipse, makamını - mevkisini bırakmak istemeyen biriyse; önce diktatörleşir sonra da faşist olur. Hitler, Mussolini, Mao, Stalin gibi isimler ile birlikte anılır.
'Acılar umudu buldurur bize Bir zırha büründüm büründüm çağa karşı' -Mehmet Akif İnan
Reklam
1,000 öğeden 531 ile 540 arasındakiler gösteriliyor.