Arkadaşlar bu ülkede Ermenilere,Kürtlere Yahudilere, Alevilere, vs. şu an aklıma gelmeyen her azınlığa haksızlık ve zulüm yapıldı, yapılmaya da devam ediyor.(En basiti; çoğu Anadolu şehrinde bu azınlıkların isimleri hala bir hakaret olarak kullanılır; Ermeni tohumu vs.) Ermeni Tehciri de bunlardan biri.Orhan Pamuk okumamın sebebi bunlardan bazılarını dile getirmiş olması değil.Ve hayır Orhan Pamuk’a bunun için Nobel Ödül’ü verilmedi.Ve tekrar hayır, bunları kabul etmek sizi vatan haini yapmaz.Gerçekler sizin onları kabullenmenize göre konumlanmaz.Benden farklı düşünüyorsanız ve bu durum sizi rahatsız ediyorsa takip etmek zorunda değilsiniz.Umarım gerçeklerle yüzleşebilme cesaretine sahip olduğunuz bir başka dönemde bunlar aklınızdan tekrar geçer.Sevgiler.
Seni Severdim , Orhan Pamuk, Kara Kitap
Nasıl sonuçlanacağını hâlâ çıkaramadığım bizim hikâyemizi de bir gün birisi, belki de ben, kaleme alırsam, benim o aşk hikâyelerini okurken yaptığım gibi, okuyucu kendini hemen kahramanlardan birinin yerine koyabilir mi, ya da hikâyemiz akıllarda kalabilir mi, bilmiyorum, ama böyle kitaplarda kahramanları ve hikâyeleri birbirinden ayıran ve
Reklam
Okumanın Büyüsü; Okumak, ruhun en derin köşelerine yapılan bir yolculuktur.Her sayfa, her cümle , bizi bilinmeyen diyarlara , farklı zaman dilimlerine ve sayısız hayatın içine sürükler.Kitaplar , insan zihninin en özgün yaratılarıdır; bir yazarın kaleminden dökülen kelimeler , okurun dünyasında bambaşka anlamlar kazanır.Her karakterin acısı, sevinci, umutları ve hayal kırıklıkları , bizlere ayna tutar ve kendi iç dünyamızla yüzleşmemizi sağlar. Bir kitabı elinize aldığınızda , aslında sadece mürekkep ve kağıttan oluşan bir nesne tutmazsınız.O kitap, siz onu okudukça canlanır , nefes alır, konuşur. Öyle ki ; bazı cümleler yüreğinize işler ve asla unutamayacağınız izler bırakır.Dostoyevski'nin ''Suç ve Ceza'' da Raskolnikov'un vicdan azabı , Yaşar Kemal'in ''İnce Memed'' de özgürlüğe olan tutkusu ya da Orhan Pamuk'un ''Kırmızı Saçlı Kadın'' da masallarla gerçeklerin içiçe geçtiği hikayeleri , bizlere insan olmanın karmaşıklığını anlatır. Okumak, sadece bilgi edinmek değildir.O, aynı zamanda bir kaçış, bie sığınak, bir meydan okumadır.Bu yüzden , kitaplar sadece kütüphanelerde değil , kalplerimizde yer bulur.Okumanın büyüsü , kelimlerin ötesine geçer ve hayatlarımızı daha zengin , daha anlamlı kılar. Kitap kokusu sarsın sokaklarımızı............
Kusura bakmayın ama bunu söylemeliyiz. Çünkü edebiyat; insana insanî şeyleri hatırlatan bir ezgidir. Bu yüzdendir ki Nurullah Ataç, insanın özünde bencil olduğunu söylerken; onu bencillikten kurtaran gücün de edebiyat olduğunu belirtmiştir. Kezâ, romanın ötekini anlamak olduğunu belirten Orhan Pamuk da pek farklı noktalara temas etmez. Hayatımda tanıdığım en bencil insanlar hep okumayanlar ve okuduğunu zannedenler oldu. Onlar kendi acılarından, menfaatlerinden, hissettiklerinden başka bir şey düşünmezler. Oysa okumanın insana katabilecegi en büyük şey duyar ve hassasiyettir. Bunlar olmadı mı okumak; gördüğün cümleyi kendine yormaktan başka bir şey değildir.