Faşist hareket, tekelci kapitalist sermayenin egemen olduğu bir toplumda gelişiyor. Eğer hükümete gelirse, orada kalabilmek için egemen sermayenin taleplerine öncelik veren bir ekonomik, jeopolitik program uygulamak zorundadır. Bu yüzden faşist parti egemen sermayenin ilgisini çekmek, ona ekonomiyi ve toplumu (özellikle emekçi sınıfları) yönetebileceğine dair güven vermek ister. Yoksa, medya-istihbarat kompleksinin toplum ve seçim süreci üzerinde etkisi altında, hükümete gelemez. Tarihin bir “kazası” olarak gelse bile kendi devlet ve toplumu projesini hayata geçiremez; totaliter/terörist yöntemlerle bile sürdüremez. Egemen sermaye faşist harekete ilgi göstermeye başlayıp “Acaba yönetebilir mi” sorusunu gündemine aldığında “süreç” çok tehlikeli bir karar aşamasına geliyor demektir. Egemen sermaye bu sorulara olumlu cevaplar verirse, faşist hareketin hükümete ve oradan da iktidara gelmesinin önündeki mali, kurumsal/hukuki engeller kalkmaya başlar.