Resmî dil sâde olmalı, yazı/edebiyat/sanat dili özgür olmalı, konuşma dili doğal olmalı, bilim dili özgün ve esnek olmalı.. Ama hepsi de bilinçli kullanılmalı...
Hazan Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi
Sayı 4 Mayıs Haziran 2024 Furkan Mollaibrahimoğlu Sayfa - 33 Şiir - Güz
Reklam
🌟 Sevdiklerimizi mutlu etmek, onların kalplerini kırmaktan çok daha değerlidir. ❤️ Bir gülümsemeyle dahi olsa, kalplerine dokunmayı unutmayın. 💖 Her birimiz farklı renklerdeki duygularla donanmış birer sanat eseriyiz. 🎨 Kalplerimizi kırarak, bu güzel tabloya leke sürmemeliyiz. 🌈 Sevgi dolu bir dünya inşa etmek için kalplerimizi onarmalıyız, kırmak
Düş Art Açılış Kokteyli
Kurucusu olduğum Düş Art tanıtım kokteyline tüm takipçi ve arkadaşlarım davetlidir. Düş Art; okuyan-yazan, söyleyen-dinleyen, oynayan-izleyen herkesin bir araya geleceği oluşumdur. Aynı zamanda tüm edebiyat ve sanat emekçilerine açık bir platformdur. Burada edebiyatla ve sanatla ilgili içerikler bulunacak. Ürettiğimiz eserleri Düş Art'ın çeşitli yayın kanallarından paylaşacağız. Benim için anlamlı olan bu günde sizi de yanımda görmekten mutluluk duyarım.
Şeyda Bozkurt
Şeyda Bozkurt
Vızıltı edebiyat
Edebiyata dair içerikler ve kendi yazılarımızı paylaşacağımız hesabımızı takip ederseniz sevinirim.. Edebiyat bir şeyi anlatmaya ve aktarmaya yarayan bir sanat dalı olmasıyla birlikte bizi rahatsız edici gerçeklerle de yüzleştiren bir olgudur aslında. Verdiğimiz edebiyat vızıltısından rahatsız olmak istiyorsan seni de beklerim :) instagram.com/viziltiedebiyat...
Haftalık sanat ve edebiyat dergimizin dördüncü sayısı çıktı! Okumak için tıklayın! 👉🏼online.fliphtml5.com/qgruv/xase
Reklam
Kamuoyu Yerel Kanalı Kültür Sanat Saati adlı Progdramdan
MODERATÖR:Bugünkü konumuz edebiyatımızın muhayyer isimlerinden olan Enis Behiç Koryürek'in şiiri ve şiirinin edebiyatımıza kattığı renkler. ALTILI GANYANDAN HEP YATAN DAYI: Efendim bu şair sadece edebiyatımıza renk mi kattı NALBURCU ERTEM: Efendim renk değil o pigment AYRIMCILIĞA KARŞI VATANDAŞ:Hocam ayboluyyo amma ikisi de aynı mahanaya geliyorş...
Bir Büyük Romancı, bir kanaat önderi, bir Düşünür
"Lev Nikolayeviç Tolstoy" Yazdığı Romanlar ile Hristiyanlık ve kilise hakkındaki eleştirel kitaplarından dolayı aforoz edildi. Dostoyevski ("Bir Yazarın Günlüğü" kitabında Tolstoy'un "deha" olduğunu ve "olağanüstü yüksek sanat" yaptığını vurgulayarak şu ifadelere yer verir: "Anna Karenina'nın
Ozan Deniz Sarıtop Kimdir
Ozan Deniz Sarıtop, gerçek adıyla Deniz Sarıtop, Kürd Filozof, Şair ve Yazar'dır. 5 Mart 1982 tarihinde Türkiye’nin Diyarbakır iline bağlı Kulp (Pasur) ilçesi - Karabulak köyünde doğdu.Şiirleri felsefe bağlamında uyanış, bilinç ve aydınlanmanın bir karışımını yansıtır. Deniz Sarıtop’un şiirleri sadece kelimelerin birikimi değil, ifade edilmek istenen düşüncenin bütünlüğünü temsil eder. Bir cümlede şöyle der: “Şiir sadece kelimelerin toplamı değil, ifade edilmek istenen düşüncenin arkasındaki tutarlılıktır.” Ayrıca, “Şiirim bütün dünyayı kapsar” ifadesini kullanır. Şiirleri sıkça “Bilim-Felsefe” teması etrafında döner ve bilimsel felsefi kavramları hikayelerine ustalıkla entegre eder. Doğru sonuçlara ulaşmayı amaçlayan eğitmenlere bilgelik aktaran bir üniversite rolünü etkili bir şekilde üstlenir. Erken dönem şiirleri Esmer, Kaldıraç, Doğu Edebiyatı, EkinSanat, DüşünBil, Havuz, Herşeye Karşın, Güney, Afrodisyas Sanat, Ay Dili, Hâr, Mahsusmahal, Ozan Ağacı ve Anafilya gibi çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı. Bazı şiirleri ve alıntıları yabancı dillere çevrildi ve uluslararası edebiyat antolojilerinde yer aldı .Deniz Sarıtop’un şiir kimliği sınırları aşar, okuyucuları gerçekliğin özüne bakmaya, karanlıkla yüzleşmeye ve kendi bakış açılarını tanımlamaya davet eder. Eserleri okuyucularla rezonansa girer, gerçekliğin özünü gösterir ve özgürlüğün kapısını aralar.
Bilge Karasu bir kitabında şöyle bir anektod paylaşır:
Adamın biri bir deniz balığı tutmuş günün birinde, o kadar sevmiş ki yanında hep kalsın istemiş. Her gün suyunu tazelermiş, denizden kova kova çekip taşıyarak. Bir süre sonra usanmış deniz suyu taşımaktan, musluk suyunu denemiş. Balık biraz tedirgin olmuş ama alışmış sonunda tatlı suya. Gel zaman git zaman adamın içine merak olmuş, tatlı suya alışan balık havaya da alışır mı diye... Balık önce boğulayazmış, debelenmiş, sonunda havaya da alışmış. Günlerden bir gün adamın denize gideceği tutmuş. Balığı da yanında. Koymuş onu çakıllığın gölgeli bir köşesine, kendi de denize girmiş. Çocuklar geçiyormuş oradan o ara. Balığı görmüşler. Nasılsa, acımışlar, bu balık karaya vurmuş, yazık, denize atalım, demişler. Adam deliler gibi yüzüp yetişesiye balık boğuluvermiş denizde. Ve eklemiş Bilge Karasu: Tuhaf değil mi, kurtarmak istediği şeyi kurtarmak için ne gerekiyorsa yaptığını sanan kişinin, ömrünün sonunda o şeyi boğmakta en büyük payı kendi eliyle getirmiş olduğunu anlaması? #keşfet #edebiyat #sanat #söz
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.