Kirkkilise bozgununu müteakip, ordunun ricata başlamasıyla, zulme uğrayan müslüman halk, adeta İstanbul'a hücum etmiştir. Öyle ki, birkaç gün içerisinde İstanbul pek acıklı bir manzara göstermiş, bütün camiler, mescidler, köşkler, konaklar göçmenlerle dolmuştur.
İstanbul'daki bu gibi dinî ve hayır binaları bu kadar göçmeni tabii olarak barındıramayacağından, binlerce göçmen de arabaları, hayvanları ile günlerce meydanlarda, sokaklarda kalmıştır. Bu durum Ahmed Rasim'in yazdığı "Hal ve Mevki" isimli köşe yazısında 93 harbinin bir devamı gibi gösterilmektedir. Adı geçen köşe yazısı, özet olarak, "Dikkatimi bir şey çekti. O gördüğüm göçmen kâfileleri bundan 35 sene önceki göçmenlerin aynısı... Arabaları, hasır örtüleri, kıyafetleri, yürüyüşleri, mandaları ve öküzleri yine o... Hiç degişmemişler. Öyle ki, 35 seneden beri devam eden bir uykudan uyanan biri kalksa, hâlâ Rus muharebesinin devam ettiğine kani olur. Yoksa yine öyle de ben mi uyanıyorum? İhtimal. Fakat mutlaka acı bir ihtimal. Çünkü Ruslar değişti, bunlar değişemedi. İşte muhaceretin sebebi, felsefesi, maddiyeti" şeklindedir.
Gerçekten de zamanın yayın organlarının hepsi İstanbul'a gelen göçmenlerin sefaletini anlatan haberlerle doludur. Öyle ki bunların durumları karşısında türküler dahi yazılmıştır.