Bu gönderiyi alıntılama sebebim.... çok komiksinizzz laaaaa gerçekten....
al sana kaynak
Günümüzde İslam dininin ilk olarak Türklere ne şekilde ve hangi şartlarda geldiği pek bilinmez, bilinmesi de istenmez. Ancak, bu topraklarda yaşayan bir çoğumuzun bilmediği, ya da bilmek istemediği bu tarih, aslında ders diye anlatılan o taraflı tarihi
Türkler için "sıradan" olan şey herhangi bir dine geçmektir. İslamlaşmanın bu bapta olağan dışı bir tarihselliği bulunmaz, sadece sonuçları diğerlerinden çok farklı olduğu için şu anda böyle bir çalışmada konuyu tartışıyoruz.
Gürcistan Teknik Direktörü W. Sagnol:
"Türk taraftarlar, Gürcistan Milli Marşı'nı neden ıslıkladı anlayamadım. Halbuki Gürcistan milleti onlara her zaman saygılı olmuştur."
- Kürtler'in Türkiye'de nelere maruz kaldığını görseler, Türkler'i de tanıyacaklar aslında. Ama işte...
Türkler Arapların olduğunu iddia ettiğiniz dini kabul etmeden önce de pek çok dine bağlı idiler. Paylaştığınız gönderiye ve düşüncenize göre dinler ırkların yapısını bozuyor öyle mi? Tarihteki pek çok dindar topluluğun (İslam olmak zorunda değil) başarılarını, uzun ömrünü okumanızı öneririm. Ulusal duyguları uyuşturduğunu iddia ettiğiniz dinin "Vatan sevgisi İmandandır." gibi hadislerini görmezden gelişiniz olaya nasıl sadece kendi perspektifinizden baktığınızın da basit bir örneği olmuş. Yüzyıllardır İslam'ın Araplara gönderilmeğini ve uluslararası bir din olduğunun nasıl açıklandığını ve delillendirildiğini de aynı şekilde okuyarak öğrenebileceğiniz düşüncesindeyim.Umuyorum ki insanların size saygı gösterebileceği ve ciddiye alabileceği bir seviyede başkalarının dinine, değerlerine saygı duymayı öğrenir, üslup konusunda hem yorumlarda hem de okuduğunuz eserlerin aktarımında hassas davranabilirsiniz. Ateist sayısız bilim insanı, filozof, yazarlar dahi İslam'dan bahsederken peygamber sıfatını kullanabiliyorken insanların dini değerleriyle alakalı konuşurken hitap konusunda seçici davranılması gerektiği düşüncesindeyim. İyi günler dilerim.
Batuhan
@Gravee
·
2g
"Türkler, Arapların (İslâm) dinini kabul etmeden önce de büyük bir ulus idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin (İranlıların), ne de Mısırlıların ve başkalarının Türklerle birleşip bir ulus oluşturmalarına hiçbir etki etmedi. Tersine, Türk ulusunun ulusal bağlarını gevşetti; ulusal duygularını, ulusal heyecanını uyuşturdu. Bu pek doğal idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin amacı, bütün ulusların üstünde yaygın bir Arap ulusçuluğu politikasına dayanıyordu. Bu Arap düşüncesi, ümmet sözcüğü ile dile getirildi. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, yaşamlarını Allah sözcüğünün her yerde yükseltilmesine adamaya zorunlu idiler. Bununla birlikte, Allah'a kendi ulusal dilinde değil, Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla tapınma ve duada bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu durum karşısında Türk ulusu birçok yüzyıllar boyunca ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, âdeta, bir sözcüğünün anlamını bilmediği hâlde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler."