Martıları Seven Adam ‘ı uyku tutmamış, yatağında dönüp duruyordu. Çünkü onu martılardan daha mutlu eden tek bir şey vardı, o da Fransız Teğmenin Kadını Patrice’ydı ve onu düşlerken gözüne uyku girmiyordu. Hava aydınlanırken
Yalnızca yıllar geçtiğinde anlıyor, kendisiyle yüzleşebilme imkanı buluyor insan. O eski kırdığı kalpler, yitirilmiş dostluklar ve sevgililer, kötü adamı oynadığı vakitler, yersiz yurtsuz laflar... Hepsi o insanı tanımlıyor. Sonunda tecrit edilmiş bir yaşam. Bir maske veya kamufle aleti uzuvlarımızı örter, bizi kendi sıkıntımız yüzünden düştüğümüz bataklıktan kurtarabilirdi. Tabii öyleyken böyle olurdu. İşte bunlar, "ecce homo" işte sen, işte biz!
İçinde eksiklik, çelişki barındıran şeyleri sevin çünkü onlar hâlâ insaniler, çünkü onlar hâlâ bizi tanımlıyorlar.
Ecce Homo (Latince: "İşte (bakın) İnsan") dövülmüş, bağlanmış ve dikenlerle taçlandırılmış İsa'yı öfkeli ve nefretli kalabalığa sunan Pontius Pilatus tarafından İsa'yı kastederek söylenmiş vurgulu cümle. Bu çarmıha gerilmeden kısa süre önce yaşanmıştır.
Bu nedenle, Ecce Homo, İsa'yı dikenlerle taçlandırılmış bir şekilde gösteren her türlü sanat eserine de verilen tanım olmuştur.
Bu olayı konu alan birçok tablo yapılmıştır ve ecce homo sanatsal anlamda çok tanınmış bir konu olagelmiştir. Bunların ünlülerinin arasında Correggio ve Rembrandt'ın anı resmeden tabloları da vardır.
İsa’yı yargılayan Roma İmparatorluğu Judea Eyaleti Valisi Pilatus, İsa’nın çarmıha gerilmesini isteyen Kudüs halkına, ölüm çığırtkanlarına İsa’yı gösterir ve şöyle söyler ‘‘Ecce homo/İşte İnsan!’’
_Schopenhauer: Fizyonomi bilimi, yüzden kişiliği okuma sanatıdır. Bir insanın çehresinin şekli şemali, ikiyüzlülüğün hakim olamadığı yegâne sahadır. Her insanının çehresi bir haritadır. Bir insanın çehresi, dilinden daha ilginç şeyler ele verir çünkü onun yüzü, söyleyip söyleyebileceği her şeyin özetidir. Dil bir insanın sadece düşüncelerini ele