Hıristiyanlık, Yahudilikten ayrılıp yeni bir din haline gelirken, Antakya, Roma ve İskenderiye gibi önemli merkezlerde başta olmak üzere, Roma İmparatorluğunda ve genel olarak Akdeniz bölgesinde hızlı bir yayılım göstermiştir. Ancak bu ilk yayılım esnasında Hiristiyanlık kendi inanç sistemini tam olarak oluşturamamış olduğu için, o coğrafyalarda karşılaştığı politeist inanç ve farklı kültürlerden oldukça etkilenmiş ve bunlar doğrultusunda şekillenmeye başlamıştır. Bu etkileşimler sonucunda zamanla Hıristiyan Kilisesinde İsa'nın babasız doğumu, onun Tanrı karşısındaki konumu ve dünya hayatının sonu gibi bir takım önemli kelamî ve teolojik konuları algılama ve yorumlama biçimleri konusunda farklı oluşumlar ve hizipleşmeler zuhur etmiştir. Bu görüş ayrılıkları zaman zaman "sadece" küçük ve geçici bölünmelere yol açarken, bazı ihtilaflar kalıcı ve derunî, hatta şiddetvari tartışma ve kopuşlara vesile olmuştur.
Tuğrul Kurt
Tuğrul Kurt
Gölgesiz Peygamber
Kalk ey Örtülere bürünmüş Peygamber Bu sıtmayla iyi edeceksin Tifoları vebaları İnsanlığı kâğıt kâğıt Buruşturan cüzzamı Çan sarasını Havra harmanını
Reklam
Medeniyet "Söyle Hele! Ne Kadar Geriye"
Ahmed Beyatlı Bey anlatıyor; "Akşam yemeğinde dâvetlilerden birisi bana döndü ve alay edercesine şöyle dedi: – Sözlerinden anladığım kadarıyla şeriat hükümlerini tatbik etmek ve bizi geriye götürmek istiyorsun... Öyle mi? Ona soruyla cevap verdim: – "Geriye" deyince, nasıl yani?  Yüz yıl önceki hâlimizi mi
Kalabalık içinde olmak, bir yandan dikkatimizi dağıtırken bir yandan da bizi birbirimize daha çok yaklaştırırdı. Pis kokulu kanalın kıyısında durur, para çıkarmak için çamurun içine dalan çocukları izler, seyyar satıcıdan aldığımız karpuz dilimini yiyerek şehrin öteki aylakları arasında adsız sansız kişiler olarak dolaşmaktan belli belirsiz bir mutluluk duyardık. (LAWRENCE DURRELL / İskenderiye Dörtlüsü-Justine)
RESİMLİ REHBER İstanbul Arkeoloji Müzeleri (1966)
İskender Lahti. Bu fevkalade eserin büyük yüzlerinden birinde Yunanlılarla İranlıların muharebesi tasvir edilmiştir. Solda İskender, başında Herakles sembolü olan aslan postu giymiştir. Muhakkak olan bir şey varsa o da İskender lahitinin İskendere ait olmadığıdır, zira İskenderin Babil'de öldüğü, cenazesinin İskenderiye'ye nakledildiği Diodoros'un tarifine göre tabutun antropoid olduğu bilinmektedir. Ancak bu lahit Abdolanyme'ye izafe edilen faraziye de dikkate eder.
iskenderiye limanı korsanlar ticaret tarihi denklem
Osmanlı ve Avrupalı tüccarların yoğun ticari faaliyetleri de hesaba katıldığında kent XVI. yüzyıl Akdeniz Dünya’sının kozmopolit ticari kent tanımlamasına uymaktadır. Bu ticari faaliyetlerin neticesinde ticaret ağlarının kadim dostları! korsanlar bölgede görülmeye başlamıştır. Korsanlar XVI. yüzyıl Akdeniz dünyasının yadsınamaz gerçekleridir ve tersine bir okuma yaparsak, bu durumun etkin bir ticaretin sonucu olduğu neticesiyle karşılaşırız. Çünkü elimizde ki denklem şöyledir, korsanların beslendikleri ana kaynaklar ticari gemilerdir, ticari gemiler yoğun ticari faaliyetlerin olduğu bölgelerde seyir eder, ve döngü yeniden başlar yoğun ticari faaliyetlerin olduğu bölgelerde korsanlar vardır. Sonuç ticaret olmazsa korsanlık olmaz korsanlığarağmen devam eden bir ticari oluşum varsa kâr getiren bir ticari noktadayız demektir. Nitekim Osmanlı teşkilatı buradaki ticarete zarar veren korsanlık faaliyetlerinin önün alınası için İstanbul-İskenderiye deniz yolunun emniyetini bu yolda gidip gelen haccı, tüccar, erzak ve devlete ait gemileri korumak için donanma gemilerini bölgede hazır bulunduruyordu.
Reklam
278 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.