Ruhsal ve bedensel uçuruma giden insanlık!!!
Ülkemizde adalet tablosu kadar ikinci bozuk olan tablomuz sağlık tablomuzdur! Nasıl ki geciken adalet adalet olmazsa! Geciken sağlık da sağlıksız nesilleri ve engelli insanları ortaya çıkarıyor! Türkiyemizdeki bu kara tablodan insanlarımızı ve geleceğimiz olan çocuklarımızı kurtaracak çözüm yolları vardır! Fakat bunların çözülmesini
Yeni doğmuş bebeğine daha bir damla sütünü vermeden, sorgusuz sualsiz, prospektüs okumadan; en büyük yan etkilerinden biri ağır geçirilen sarılık olan K-vit aşısını yaptırıp, sonra bebek yan etki yaşayıp sarılık olunca "sarı tülbentten" medet beklemek.. Allah bize bunları sormaz mı sanıyoruz? Daha annesinin kokusunu almadan,
Reklam
Alıntı
Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz, sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok. Aroması da, rengi de yapay. Ama kendisi doğala özdeş. Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor. Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor. Doğala özdeş gül! Zavallı bülbül! Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla
O K U N M A L I !!!!!!!! HAVYAR, PANTOLON, AYAKKABI, PEYNİR" Geçen gün bir marketin balık reyonunda gördüm. Bilenler bilir, havyar (siyah) kutusu tipiktir. Baktım, Rusça ve Kiril harflerinin taklidi İngilizce 'chaviar' yazıyor kapakta. Bir de mersin balığı resmi. Altında da, "original product of Russia"yazmışlar. Karadeniz’de
Mutfaktaki Patlama
Tayfun mutfakta çay demlemekle meşgüldü. o sıra kapıdaki anahtar sesini işitti, elindeki çaydanlığı ocağa bıraktı , ocağı ateşleyip ,eve kimin geldiğini bakmak için salona girdi. gelen evin fedakar ferdi yasindi. Tayfun: odana girme yasin! , salona gel seninle konuşmak istediğim bir şey var, dedi, karşilik olarak: tamam, elimdikileri bırakıp
Ve daha bir çok günlük olay ve eşyanın hemen arkasında kullanmakta olduğum zamana en yakın bir biçimde beraberliklerimizi düşünüyorum. Haşa, "marifet" bu olsaydı derecemle övünürdüm. -Bir gün biri çıkar, insanları ölçmek için meslekleri ne olursa olsun aşık olup olmadıklarını sorarsa, anlamaya muvaffak edildiği bir ince güzelliğin hakkını kullanıyor demektir. Elimizdeki bütün işleri bırakıp, evlerde, parklarda, yollarda öbek öbek toplanıp ve dağ başlarında bir araya gelerek omuz omuza yaslanarak düşünelim. Hiç aşık olduk mu? Neye aşık olduk? Onu nasıl karşıladık? Onun ilk niyetiyle donduk kaldık mı yoksa ilk nimet gözlerimizi onun gizlediği daha büyük bir nimete mi açtı. Ve ikincisi üçüncüsüne ve böylece gide gide gerçek marifetle gelebildik mi içiçe. Oysa ben neler düşünüyorum. Diyorum ki gururumun bu kadar incinmesine dayanmamalıydım. İşte başıma gelen. Daha başlangıçta takılıp kalmışım bile. Böyle olacağına, insan, arkasının gelmeyeceğini bile bile, bir kaç zavallı lirasını ihtiyacı olanlarla bölüşebildiğini düşünüp böbürlensin daha iyi. Niye yazıyorum ki bunları. İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama. Bizi fark edince eşyaların arasına gizlenmeye çalışan bir böceğe benziyor anlattıklarım. Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim. Ona böyle yazdım. Merhametle bakarak gülümsedim. Görünüşü acımayı da zorlaştırıyor insana. Nereye varacağı belli olmayan kendi sağlığım taşınmaz bir yük oluyor. Hayret o da gülümsüyor. Yine demiyorum. Bakıyor. Fakat bu defa sanki o değil. Peki ben kimim?!
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
Reklam
256 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.