Yüce Rabbimiz, vahye muhatap olan kişi olarak öncelikle Resûl-i Ekrem (s.a.s.) ve onun
mübârek şahsında tüm insanlığa ilk tâlimatıyla büyük bir ufuk açar. Doğru yol rehberi
olarak indirdiği Kur’ân-ı Kerîm’in ve imtihan için var ettiği hayatın bir hulâsasını verir.
İnsanın niçin dünyaya geldiğini beyân eder. “Okumak” için yaratıldığımızı ve bu okumanın
da “Yaratan Rab” adına olması gerektiğini öğretir.
Derin bir tefekkürle anlaşılmaya çalışıldığında Cenâb-ı Hakk’ın “Oku!” emrinin şümûlünün
son derece geniş olduğu görülür:
“Oku! Allah ismi ile oku!
Yaratan Rabbinin isimleri ile oku!
İnsanı bir damlacık sudan, rahme tutunan yapışkan bir maddeden yaratan, fakat ona her
şeyi okumak, aydınlatmak, anlamak ve anladığını yaşayıp yaşatmak imkânını veren yüce
Rabbin isimleri ile oku!
İnsana okumak nimetini ihsân ile en büyük lutfu gösteren Allah’ın isimleriyle oku! Allah’ın
ismiyle okunabilecek her şeyi oku! Allah’ın kitâbını oku! Allah’ın âyetlerini oku!
Kâinat kitâbını oku! Tanımla
Doğru yolu bulmak ve sapıklıktan uzaklaşmak için oku! İmanını kemâle erdirmek için oku!
Öğrenmek için oku! Rabbine yaklaşmak için oku! Sebeplere bakarak o sebepleri yaratanı
oku! Esere bakarak ilâhî müessiri oku! Sanata bakarak gerçek sanatkârı oku! Kudret
kaleminin bu âleme çizdiği her satırı oku! İnsana bilmediğini öğreten Allah’ın adıyla oku!”