Kadim kentim.
Dardır diyarbakırın sokakları,
Çizmeleri rengarenk,
Köşe başında burnu akan çocuklar, Gülüşlerinde bin cennet.
Geniş hayallerle kaplıdır taşları,
Dostudur nice yiğitlerin,
Tadındadır çayı tütünün,
Dertleriyle sevişiyor gençleri,
Her bakışta bir sevdadır surları,
Oyy ben ölem sana memleketim..
Odur ki insan varlığının son durağı,
Tek damlası
Sırf şu muazzam cümlelerin için hep etrafında olabilmeyi çok isterdimm
1
Vücudun güneşi içmişti sanki. Omuzların pırıl pırıldı. Her yerinden başka bir aydınlık taşıyordu. Biraz önce denizin üzerine serpilmiş altın tozlarından daha güzeldi tenindeki sarı tüyler. Mağrur ve eşsiz güzelliğinin batan güneşe, gitgide hırsından kuduran denize meydan okuyuşuna hayran oldum. Mermere şekil veren eller senin vücudunu
Sevgilim bana konum at
ben seni bu ellerle buramıyorum
nasıl gitsem
her yer kalabalık
Bir kere kişiye sahip olunduğu anda, arzunun tatmini deneyimlendiği için arzu da aşağı yönlü ivme kazanır. Bu aynı uyuşturucu kullanan insanların uyuşturucusuna karşı duyduğu his gibidir. İlk doz sizi mutluluktan göklere çıkartıp nirvanaya ulaştırır fakat sonrasında gelenler o ihtiyacı karşılamaz, bu yüzden de bağımlılar ‘altın vuruş’ ile aşırı dozdan hayatını kaybederken âşıklar da uğruna ölebilecekleri sevgiliyi bir kenara bırakıp yeni bir sevgili arayışı içine girerler.
İyi okumalar dileriz.
***
Ahmet Haşim - Müslüman Saati
İstanbul'u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”den kasdımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır.
Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre dinden,
Ahmed Arif'ten Üç Şiir....
I. Bir Akşam Üstüdür
Bir akşam üstüdür şarabî