AŞKININ ATEŞİYLE KAYNAMIŞ BU SU. BİZİ DE YAKTIN."
Aziz Mahmud Hüdayı Hazretleri mürşidi Üftadi Hz.'lerini aşktan üstünü bir duyguyla seviyordu. Develer yükü kitabın ona öğretemediğini Üftadi’nin bir bakışı öğretiyor, gönlünden geçen bir sualine bin cevap birden geliyor, müşgüller müşgülden çözülüyor, imkansızlar mümkün oluyordu. Üftadi müridine hakkı sevmek ancak halkı sevmekle mümkün olur diye öğretiyordu. Her zerre de hakkı göreceksin, her zerreye hak muamelesi yapacaksın başka yolu yok, bu böyledir. Aziz Mahmud hak tecellisiyle içi nur kesilmiş, mürşidinin yüzüne baktıkça gerçekten hakkı görüyor ve ne kadar doğru söylüyor diyordu. Bir kış sabahıydı gözlerini açtı ki mürşidin abdest alma vakti gelmiş ama, o abdest suyunu ısıtmaya geç kalmıştı. Bu gafletini affedemedi. Ateş yakmaya vakit yoktu. Bakır ibreyi kalbinin üstüne koydu, cübbesiyle sardı, içten zikre başladı. Allah Allah diye inliyor suyu kendi ateşiyle ısıtmaya çalışıyordu. Üftade abdest alırken başını kaldırıp eline su döken ünlü kadıya baktı. Azizim dedi. Bu su odun ateşiyle ısınmış suya benzemiyor. Aşkının ateşiyle kaynamış bu su. Bizi de yaktın.