-Seninle geçen an defalarca tekrar tekrar yaşamak isteyeceğim kadar özel. Gözlerinin derinliklerinde beni sevdiğini görebilmek içimi titretecek kadar güzel. Seni karşıma çıkaran bu şehri çok seviyorum. Seni düşündüğüm, anlattığım, benim olur mu sence, diye sensiz olduğum zamanlarda sorduğum gökyüzünü çok seviyorum. Gökyüzünün koyuluğuna seninle şahit olmayı çok seviyorum. Ama biliyor musun? Artık en sevdiğim renk siyah değil. Artık en sevdiğim renk seni öptüğümde kızaran yanaklarının pembeliği. Ellerini tuttuğumda gülümseyen gözlerinin kahverengisi. Sana sarıldığımda kapanan gözlerimin siyahlığı. Senin bana hissettirdiğin her renk... Güzel eşim benim. Seninleyken yaşıyorum sanki ben. Asıl şanslı benim galiba Bambi...
Sangria'nın gözleri doldu...
+Meleklerden mi çalıyorsun kelimeleri?
-Senden alıyorum.
Prens, eşinin duygusallıktan kızaran burnuna öpücük kondurdu.
+Çabuk özür dile insanlardan. Tüm güzellikleri kalbine almışsın.
Prens kıkırdadı.
-Asıl sen özür dile, Bambi. Kalbime güzellikleri koyup kilidi yakmışsın.
+Ben bencilim. Tüm güzelliği kendime istedim ve bunun için üzgün değilim.
Prens, eşinin yüzünü avuçları arasına alıp şefkatle gülümsedi.
-Bambi'm benim. Tek kusurun bu olsun, sorun değil.