Şu aldatıcı dünyanın her şeyine kandık. Geldik, gördük, sevdik, sevildik. Bizim zannettik. Evlerde oturunca, arabalara binince bize tahsis sandık. Baharları sevdik, çiçekleri sevdik. Aldatan ne varsa sevdik.. Bir Allah'ı sevdik deyip, binler aldatanı sevdik...
Geçici olanı istedik, içimizdeki sonsuz isteğe rağmen.
Herkesin gönlünü ettik... Yoldan geçen karıncayı bile incitmeyelim dedik. Ama karıncayı yaratanı incitmemeyi bilemedik...
Huzuru heveslerde aradık. Sonlu olan, bitek, yiten, gidenlerde.
Manayı bilenler, az bir lezzetine varanlar terk etti dünyayı.
Sana dalanlar boğuldular dedi.
Her an O'nunla (c.c) olmakla kurtuluruz senden dedi.
Aldanmadı ve aldatmadı...
Biz hem aldandık hem aldattık hem de aldatan ve aldananlarla bir olduk.
Fakat hala bir umut var. Umut daima var. Umutsuz olmak o aldatandan medet ummak değil mi zaten.
Umutlu olmak, kimseleri değil yalnız seni c.c) razı edeceğim demek değil mi?
Dünyadan gitmek dedim ya. Herkes dünyadan çekip gider arkadaşım. Sen gitmeden gidebilir misin?
Baharlar geldiğinde dalında duran gülü değil de, ona can veren toprağı sevebilir misin?
Kışlar geldiğinde yağan karı değil de solup giden yapraklara bakıp, ben de soldum senden gayrısına diyebilir misin?
Talip misin fikr etmeye?