Bizim toplumumuzda kadın şimdiye kadar çocuk doğurma aracı olmaktan öteye değerlendirilemez. “Çocuklar bir büyüsün de eve bir şeyler kazandırsın” ol-maktan öteye bir varlık olarak değerlendirilmez. Özgürlük Sosyolojisi Röportajı
Ders Kitapları, Bir Hayal Kırıklığı ve Calvino’nun Sarkastik Başlıkları
Hem sanat sosyolojisi, hem de sanat psikolojisi dersi alıyorum.
Taş Bina ve Diğerleri
Taş Bina ve Diğerleri
sosyoloji,
Sen "Alo" Demeden Önce
Sen "Alo" Demeden Önce
ise psikoloji için okuyorum. Vizeye yani 7 gün sonraya ikisinin de bitmiş olması gerekiyor.
Italo Calvino
Italo Calvino
nun bana, kara-mizah yer yer trajikomik hikayeleri o kadar güzel geldi ki anlatamam. Kısa hikaye formatını iyi anlamış, uzatmadan,
Taş Bina ve Diğerleri
Taş Bina ve Diğerleri
kitabında olan iç karartıcılığı ile bilek kesme isteği ve bitmek bilmeyen hikayeleri gibi olmaması muazzam bir tat. NEDEN
Aslı Erdoğan
Aslı Erdoğan
NEDEN? İçim bayıldı. Ama sosyolojik açıdan da incelenmesi için baya zengin bir kitap yazmış hakkını da vermek lazım, özellikle de MAHPUS hikayesi.
Reklam
“Eksiksiz karşılıklı şeffaflık diye bir şey olsaydı, insanların birbirleriyle kurdukları ilişkiler hayal edilemeyecek şekilde değişirdi.” [Georg Simmel / Gizliliğin ve Gizli Toplumların Sosyolojisi / @pinhankitap]
Ahlakî fedailik / Kolektif toplumda özveri
Seferberlikte, halkın açlıktan ot yediği bir zamanda idi. Şarktan, Ermeni katliamına uğrayan topraklardan, halk perişan bir halde akın akın güneye iniyordu. Kendilerine yük oluyor diye çocuklarını yollarda bırakmak zorunda kalan anneler vardı. O zaman Birecik ve Urfa arasındaki bir köyde zengin bir Türkmen beyi oturuyordu. Van ve Erzurum taraflarından gelen bütün göçmenleri, bu Türkmen reisi, uğrak olan köyünde misafir edermiş. Her gün develerle buğday çuvalları değirmene giderken, onları değirmenden gelen develer karşılarmış. Aşiret reisi bütün buğday ambarlarının kapılarını göçmenlere açmış. Fakat yeni mahsulün çıkmasına bir aya kala, ambardaki buğdaylar tükenmiş. Bu arada göçmen kafilesi de köye yığılmakta devam ediyormuş. Nihayet bir şafak vakti, son buğday çuvallarını değirmene yollarken aşiret reisi de oğulları ve kızları ile atlara binerek değirmenin yolunu tutmuşlar; ve bir daha geri dönmemek üzere köylerini terketmişler. Türkmen beyine bu hareketinin sebebi sorulduğu zaman gözleri dolu dolu: "Ben bu konukların önüne hangi yüzle çıkayım? Artık bu iller bize haramdır" demiş ve atını güneye sürerek gözden kaybolmuş; gidiş o gidiş [335] [335] Bana bu vak'ayı anlatan Faik Efendi isminde bir zattır. Kendisi, şimdi Antep Milletvekili olan mühendis Cevdet San'ın babasıdır. O, bu vak'ayı bizzat orada bulunanlardan dinlemiş.
Cahit Tanyol
Cahit Tanyol
Örf ve Adetler Sosyolojisi Bakımından San'at ve Ahlak, Aşirî (Kabilelerin teşekkülü) Cemiyetlerde Sanat ve Ahlak, Misafirperverler, Sayfa 162 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1954
Seyis-Siyaset
Örf ve adetler de zor kımıldayan bir ata benzer. Onu harekete getirmek, donmaktan kurtarmak için, ferdî kıymet yaratmalarına ihtiyaç vardır. Bu kıymet yaratmaları, ona önce karşı gelir ve fakat neticede tekrar ona karışır. Bu suretle her kıymet yaratışı örf ve adetlerde yeni bir genişlemeye sebep olur. Sokrates örf ve adetlere karşı koyan ve Aiskhylos'un, Prometheus'un dilinden yaptığı kehaneti hakikat haline getiren, yani Zeus'u Olympos'tan atan Titanlara benzer. O, aklın ışığı ile Zeus'un asasını kararttı; ve yıkılmaz olanı yıktı. Müdafaa ve şahadeti ile de ahlak normlarının ebedi asasını ahlak kahramanının eline verdi. Bu suretle, ahlak sahasında, aklın nazari boşluğunu aksiyonla tamamlayarak akla olan güvenini, ahlaka olan imanıyla tamamladı.
Cahit Tanyol
Cahit Tanyol
Örf ve Adetler Sosyolojisi Bakımından San'at ve Ahlak, Sayfa 204 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1954
26 öğeden 21 ile 26 arasındakiler gösteriliyor.