🐦Avcı bir serçe yakaladı.
-Kuş, beni ne yapacaksın dedi.
-Avcı, kesip yiyeceğim, dedi.
-Beni yesen ne çıkar, eğer beni bırakırsan sana üç söz öğretirim ki, bir sözü elinde iken söylerim, diğerini beni bırakırken, üçüncüsünü de dağ başına uçunca söylerim.
-Peki birincisini söyle, dedi.
-Elinden çıkana üzülme.
Kuşu, salıverdi. Ağaca kondu.
-Diğerini söyle, dedi.
-Olmayacak şeylere inanma.
Dağa uçtu ve ey bedbaht, eğer beni kesseydin, karnımda iki tane mücevher vardı. Her biri yüz gram ağırlığında. Zengin olur, fakirlik yüzü görmezdin.
Adam parmağını ısırdı, salıverdiğine çok
üzüldü ve üçüncüyü bir daha söyle, dedi.
Sen ilk ikisini unuttun, üçüncüyü ne yapacaksın? Sana elinden çıkana üzülme ve olmayacak şeye inanma demiştim. Bilirsin ki, kanadım, ayaklarım da dahil olmak üzere hepsi elli gram gelmem. Nasıl olur da karnımda iki tane yüzer gramlık mücevher bulunur? Ve şayet bulunsaydı, senin elinden çıkınca üzülmekte ne fayda vardır?...
Bunu söyledi ve uçtu...🐦🥀
(İmam Gazâli)