Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
yarın Kudüs'te olsaydım Rahmet Mescidinde murabıtlar için hazırlanan iftara katılırdım. "tok olsan da biraz ye, bu yemekte bereket vardır". ben başka hiçbir yeri özleyemiyorum. yüzüme çarpan o bereketli havayı soluyarak bir kediyi severken bana uzatılan tabbulenin tadını düşünüyorum. beş dakika öncesinde karnımın acıktığını fark
Muhteşem bir dünyanın muhteşem çocukları olamadık. Payımıza kötülük düştü, Kırıldı birdenbire bütün sözcükler, Acı bir akıntı başladı içimizde. Dünya macera tuhaf insanlarla tanıştık, Olan oldu çaresi yok. Birdenbire yeni denizlere karıştık. Nasıl şaşılmazdı olup bitene, Yıllarca nasıl oturup ağlaştık boş şehirlerde. Bölüştü bölüşülecek olanı çağdaşlarımız, Evimiz boş, saatler yanlış, çocuklar yok artık. Payımıza kötülük düştü... Ah çingene bebek, Seni artık kötülükler sevecek. Delirecek kederim dudaklarında, Düşünme artık yağmurlarıma sığınmayı, Belki yağmurlar hiç gelmeyecek...
Sıtkı Caney
Sıtkı Caney
Reklam
Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
UTANMA (2018)
Ahmedinejad döneminde hükümet İran'da nüfus artışını durdurmak ve azaltmak ister. Üçüncü çocuğu yapmak yasaktır ama İran'ın ufak ve sulak bir köyünde yaşayan abimiz vaktinde 3 oğul babası olmuştur. Bu abimiz eşine sormadan gidip kendini kısırlaştırır. Sonra hanımı bunu duyunca kıyameti koparır. Hanımının içinde hep kalmıştır "kızımız olsaydı da en azından öldüğümüz de arkamızda bir hayırlı evlât kalırdı" diye düşünür. Bu 3 oğul büyürler, evlenirler ve Tahran'a taşınırlar. Bu abimizde zamanın da kendini kısırlaştırmıştır ama pişmandır. Sonra akrabalarına ait araziyi yine hanımına fikir danışmadan satar ve tekrar ameliyat olur. Ameliyat olduktan sonra artık yaşlanmışlardır ama hanımını zar zor ikna edip çocuk yaparlar. Bu sefer kız çocukları olur ama Tahran'dan misafir gelen çocuklarından ve gelinlerinden saklamak isterler. Ufak bir yalan el kadar bebeğin başına sayısız macera açar. Filmin sonunda kadın artık dayanamaz bebeğin kendisinin olduğunu söyler. Bebek bulunur ve annesine teslim edilir. Film bizim Türkiye'de çekilseydi belki bizim büyüklerimiz gülerdi biz yeni dönemin yozlaşmış kültür anlayışından dolayı anlamazdık ama film hele ki hâlâ kültürüne, geçmişine sahip çıkan İran'da yapıldığı için tutmuş. Ailecek izlenebilecek, biraz mizahi tam bir aile filmi.
1986 yılında bir yaz gününde taşındık şartlarıyla karakterimi oluşturan, davranışlarımı koşullayan bu mahalleye. Geldiğimiz yere kıyasla daha canlı daha renkli bir yerdi. O çocuk aklımla bu mahalleye taşınmamızın beni çok mutlu ettiğini hatırlıyorum. Galiba hafıza tanıdığı, unutup yabancısı olmadığı şeyleri hatırlıyor sadece. Bugün yabancısı
OKUDUGUM KITAPLAR ama sadece aklımdakiler
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Matilda
Matilda
Matilda
Ütopyaya yolculuk
Ütopyaya Yolculuk
Ütopyaya Yolculuk
Yere Yakın Yıldızlara Uzak
Yere Yakın Yıldızlara Uzak
Yere Yakın Yıldızlara Uzak
Bin bela bir karanfil
Bin Bela Bir Karanfil
Bin Bela Bir Karanfil
Sonat
Sonat
Sonat
70 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.