Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kız arkadaşım: Telefonun kildini açsana biraz bakayım Ben: parmak izim neydi ya
Günaydın. İçimizi çürütüyoruz; kötülüklerle, değiştiremeyeceğimiz musibetleri düşünmekle, anlatmakla, konuşmakla... Ne yazık. Aynı kitapta geçer: "Gülmek zorundasın çünkü aksi takdirde için ölür. Bedenin her şeyi depoluyor, biliyorsun. Acıyı da depolar." Bu sabah, ne olmuş olursa olsun, bir gülümsemeyle dolduralım içimizi sevgili okur.
Reklam
Tütünü bilir misin? "Kız saçı" demiş zeybekler, Su içmez her damardan, Yerini kolay beğenmez, Üşür Naz eder, Darılır İki parmak arasında kıyılmış, Bir parçası var kalbimin İncecik, ak kağıtlara sarılır, Dar vakit yanar da verir kendini. Dostun susan dudağına... Ahmed Arif
bir yerlerde, içimde bir yerlerde bir şeylerin kayıp gidişini hissediyorum. sabah çıkıp gece girdiğim yere ev demeye dilim varmıyor. bana nefretle bakan iki çift gözün ortasında bir şeyler için çırpınıyorum. o yemek masasının dağılışına kaçıncı şahit oluşum bu bilmiyorum. her seferinde çıkıp giden benken annem bu sefer babamı da alıp gitmiş. susuyorum. bir sigara yakıyorum. haddinden fazla ağrıyor başım. günlerin uykusuzluğu gözlerimi kan çanağına çeviriyor. bir şeyler yapıyorum, sırf kendimi meşgul etmek adına. insanlarla konuşuyor, hiçbir şey yokmuş gibi kahkaha atıyorum. ama olmuyor. susmuyor zihnimdeki sesler. her saniye başaramayacağımı söyleyen binbir tane sesin arasında ölüyor gibi hissediyorum. başım çatlıyor. iki-üç ilaç içip geçer diyorum. geçmiyor. geçmeyecek. biliyorum. susuyorum. aynaya bakıyorum. saçlarıma dokunuyorum, içimdeki hisleri bastırmaya çalışıyorum. düşünüyorum. haddinden çok düşünüyorum. bazen sahiden ölüyor gibi hissediyorum. bağırırken ve nefesim kesilirken, ağlarken ve nefesim kesilirken, titrerken ve eriyip giderken. her geçen gün daha da belirginleşen kaburgalarım acıyı simgeliyor bana. tenime dokunup iyileştirmek istiyorum kendimi, kendime yara olduğumu unutarak. ardından hatırlıyorum, elimi ateşe değmiş gibi çekiyorum. sızlayan parmak uçlarımla seviyorum çiçeklerimi. yara almış bedenimle sevmek istiyorum kendimi. ama ben o kadar güçlü olduğuma inanmıyorum. ölmeye yeten gücüm, yaşamaya yetmiyor. susuyorum. biraz çekilip köşeme izliyorum her şeyi. paketi bitiriyorum. hâlime kahkaha atıyorum. aynaya bak küçük kız, olmaktan korktuğun kişisin.
Dönüşüm
Dönüşüm
kitabı sy. 28: "orada bütün gece kalan Gregor geceyi kâh açlığın verdiği ürküntüyle uyuyup uyanarak, kâh endişeye ya da anlamsız umutlara kapılarak geçirirken, her halükârda şimdilik sessiz kalmaya, şu anki durumu nedeniyle ailesinin başına açtığı sıkıntılı durumu onlara sabır ve saygı göstererek katlanılır hale getirmeye karar verdi." "sabahın çok erken saatlerinde, neredeyse henüz ortalık aydınlanmamışken, Gregor biraz önce verdiği kararların gücünü sınama fırsatı buldu, çünkü neredeyse tepeden tırnağa giyinip kuşanmış olan kız kardeşi kapıyı açtı ve merakla içeriye baktı. Gregor'u hemen göremedi, fakat kanepenin altında olduğunu fark edince -Tanrım, buralarda bir yerde olmalı uçmadı ya- o kadar çok korktu ki kendini tutamayıp kapıyı dışardan kapattı. fakat davranışından pişmanlık duymuş gibi kapıyı tekrar açtı ve sanki ağır bir hastanın ya da yabancı birinin yanına giriyormuş gibi parmak uçlarına basa basa içeri süzüldü."
Franz Kafka
Franz Kafka
ailenin davranışlarını bize aktararak sorgulatmaya devam ediyor. bu evde kim daha böcek? böcek gibi hisseden Gregor ve ona destek çıkan kız kardeşi mi? yoksa ötekiler mi?
Asil ruhlu bu genç insan ruhunu sakinleştirsin ve sevgi doldursun diye "Hoşgörü Tanrıçası" tarafından gönderilmişti. Ama nerede! O, üstünde yaşamakta olan tuhaf sakinlerinden bir gülücük bile beklemeden, bu soğuk dünyaya seve seve elveda diyordu. Son nefesini veriyordu ve yanında, tek yoldaşı gaz lambası ve üzerine yüreğinde hissettiklerini işlediği birkaç parşömen kâğıdından başka kimseler yoktu. Gittikçe azalmakta olan gücünü son bir gayretle toparlayarak, ellerini göğe doğru kaldırdı; tavanı delip geçecek ve kapkara bulutların ardındaki yıldızları görebilecekmiş gibi gözlerini hareket ettirdi. Sonra; "Ey benim güzel Ölüm Meleğim! Gel artık; ruhum seni özlüyor. Yanıma sokul ve yaşamın zincirlerini aç çünkü onları ayaklarımda sürümekten bıktım. Ey benim güzel Ölüm Meleğim! Gel artık ve onlara meleklerin dilini anlatmaya çalıştığım için bana yadsıyarak bakan komşularımdan uzaklara götür beni. Acele et ey barışçıl Ölüm Meleği! Ve onlar gibi zavallı olmadığım için beni bu izbeliğin bir köşesine terk etmiş olan kalabalıktan uzaklara taşı. Gel ey barışçıl Ölüm Meleği! Ve beni beyaz kanatlarına sar çünkü dostlarım bana ihtiyaç duymuyorlar. Ey Ölüm Meleğim! Kucakla beni, sevgi ve merhamet dolu; hiç bir zaman bir ana öpücüğünü tatmamış bir kız kardeş yanağına değmemiş, bir sevgilinin parmak uçlarını öpmemiş olan şu dudaklarıma dudakların değsin, bırak... Gel al beni, ey sevgili Ölüm Meleğim" diye yalvardı. Halil CİBRAN - Bir Ozanın Ölümü Onun Yaşamıdır. Sf. 14
Reklam
Sitede kaç kız var, parmak kaldırın kızlar?.. 😆😆
Bir amatör Şairin kaleminden
Bilemezsin Bir senaryoyu okuyorum tek düze Sere serpe bir hatıra seçiyorum gönül sayfamdan Adına sen diye başlıyorum bütün hüzünlerin Ve git gide hırçınlaşıyor yağmurlar içimde Kasırgalar koparken zihnimin seni sakladığım kuytularında, Ucu bucağı olmayan bir tutkuyla, Yanmış parmak uçlarımda geliyorum koynuna Korkma. Aciz ve bitap düşmüş
İPİN UCUNU KAÇIRMAYALIM
İsmi İmam Nevevi(ö.676/1277), İslam camiasında ünlü biri. Nevevi dini konularda ciltler dolusu kitaplar yazan bir İslam alimi. Mesela “el-Mecmu” adlı kitabı 23 cilttir. Sahih-i Müslim üzerine yazdığı şerh kitabı 18 cilt. Kitaplarından biri de Riyazü-ṣ-Saliḥin’dir. Bu kitap 1900 hadis ihtiva ediyor. Birçok kesim tarafından Türkçe’ye çevrilmiş.
KEDİLERİN ALIŞKANLIKLARI / DİDEM MADAK Kayboluşumun beşiğini sallıyorum bu akşam Büyüyor yavaş yavaş Sırtında parmak izleriyle zamanın Bir tekir kedi ile beraber Seyrediyorum hayatı: O meleklerin cebinden düşen anahtardı,
453 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.