Merhametine susamış bir bedeviyim çöllerde inleyen. Bir Yusufçuk kuşuyum dalında asılı kalan, yaralı. Yusuf’a kucak açan bir derin kuyuyum çöl ortasında, dertlere duçar olan. Yakup’um, hasretinden gözleri karalar bağlayan. Gül ve reyhan kokusunu arıyorum Nebiler yurdunda. Sadakatim, İbrahim yüreğinde unuttuğumuz. Ruhu kelepçeli bir esaretim, zindanların görmediği. Bir tenha gülüşüm, yetimin dudağında. Asırlık çınarların gölgesinde uykuya yatmış, gizli bir sevdanın gözyaşlarıyım. Lambaların yakmadığı bir ateşim çerağ çerağ… Yanıyorum. Sana geliyorum bir ikindi zamanı, sana yürüyorum... tel tel çözülüp erimekteyim. Bu dünya gurbetinde çürümekteyim. Adınla başlamasam güne geceye, ateşten bir kasvet kuşatır beni… Şu dünya gurbetinde rehine bıraktığım yüreğimi, toplayıp sana geliyorum.