Onat kutlarla tanıştığım kitabıdır.
Gazetede içerdekilere yazdığı mektubları derlediği kitaptır.
Içerdekiler o,bu,şu değil herkestir bize bile yazar onat kutlar.
Çok okuduğundan çok referans verir onat kutlar bu yüzden çok durup durup tarayıcıda aramama sebep olur.
Ekseriyetle kitap akıcıdır. Çok şey katar insana...
İçinde isyan ateşi taşıyan, devrimci ruhların okuması gereken; Serge'nin 5 yıllık hapis hayatını tüm detaylarıyla, yalın ve akıcı bir şekilde anlattığı güzel bir kitap. Canlı anlatımı ile adeta olayları okuyucularına da yaşatıyor; onunla hapise girip, beş yıl boyunca bir çok suçluyla tanışıp onlara bazen kızıp bazen üzülüp; sisteme lanet edip ve tabiki şanslı azınlık kesimle tekrar dışarı çıkıyorsunuz. Tavsiye ederim, okuyunuz...
Altıncı Koğuş/Anton ÇEHOV
#kitapyorumu
Rusya’da bir akıl hastanesinde doktor olan Andrey Yefimiç, hastalarından biri olan İvan Dimitriç’i ziyaret eder. İkili arasında başlarda soğuk olsa da ilerleyen dönemlerde dostluğa dönüşen bir ilişki oluşur. Yefimiç kasabada sohbet edecek akıllı ve eğitimli kimse olmadığı düşüncesine kapıldığı her an kendini altıncı koğuşta bulur. Birlikte felsefenin kapısını araladıkları hoş diyalogları ve tartışmaları iki tarafa da keyif verir. Bu durum kasaba halkı tarafından garip karşılanır ve Andrey Yefimiç’in hayatı toplum insanı diri diri toprağa gömer sözlerinde de olduğu gibi bir yok oluşa sürüklenir. Toplumun beklentileri ve isteklerini karşılayamadığınız her an deli sayılırsınız ve sonucunda da asıl delilerin dışardakiler mi yoksa içerdekiler mi olduğu ikileminde kaybolursunuz.
‘’ Etrafımızda akla dair hiçbir şey görmüyor, duymuyoruz, bu da zevkten mahrum olduğumuz anlamına geliyor. Gerçi elimizin altında kitaplar var, ama bu canlı bir sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.’’
Yıllardır çok merak ettiğim ancak bu güne kadar bir türlü okuyamadığım “Veronika Ölmek İstiyor”, ( Veronika Decide Morrer) Paulo Coelho’nun 1998’te kaleme aldığı bir roman.
Monoton yaşamı ve dünyanın sorunları karşısında çaresizlik hissi ile intihara karar veren genç bir kız Veronika…
Başarısız bir intihar girişiminin ardından bir akıl hastanesine yatırılıyor.
Ölüm bilincinin oluşturulması ile yaşanan günlerin kıymetinin anlanmasını sağlamak üzerek uygulanan bir projeye tanık oluyoruz Veronika Ölmek İsitiyor’da. Kahramanımız Veronika, intihar girişiminden sonra yatırlıldığı özel bir akıl hastanesinde tanıştığı arkadaşlarıyla ölümü, hayatı, deliliği sorgulayarak hayatı sevmenin, mutlu olmanın yollarını keşfediyor , arkadaşlarının da bu yolları görmelerine sebep oluyor.
Özellikle “delilik” kavramı üzerinde çok düşündüren bölümlerinde “içerdekiler mi, dışardakiler mi daha dürüst ?” sorusunu cevaplayabilmek zor … Aslında zor demek doğru değil de şaşırtıyor insanı bu sorunun gerçek cevabı…
Toplumun sırdanlaştırdığı, normalleştirdiği bir çok olay ve durumu farkettiren ve farkında olmadığımız diğer nicelerini de sorgulatan bu roman, kitap dostlarıma tavsiyemdir.
Eski bir hastaneye başhekim atanır.. Çok idealist ve hastalarını düşünen bu doktor deli olduğu şüphesiyle 6.koğuşta yatırılan hastayla konuşmaktan , zaman geçirmekten keyif aldığını farkeder ve onun deli olmadığını düşünür.. Fakat hastanedeki diğer çalışanlar ve rus bürokrasisi başhekimi o hastayla sürekli yakın olup koğuşta konuştuğu için suçlarlar onun anormal oldugunu, tedaviye ihtiyacı olduğunu söyleyip tımarhaneye tıkarlar. Kitabın ana fikri içerdekiler mi deli dışardakiler mi sorusunda düğümlenir. Trajikomik olduğu kadar düşündürücü bir kitap...
Çocuk
Küçük Lorina' nın okul projesi "özel bir yer" hakkında yazı yazmaktır. Bu yüzden ormanın içindeki şato gelmişti ilk olarak aklına. Ormana gittiğinde siyah tavandan yardım ister. Çok bilmiş siyah tavşan, ormanda iki türlü insan olduğunu söyler. Şatoda yaşayanlar içerdekiler; çok iyi, terbiyeli, ahlaklıdırlar. Dışarıda tasayan küçük yeşil insanlar ise korkunç ve kötü kalplidir. Bu duruma biraz korkan Lorina, yine de yolculuğuna devam eder. Ancak zamanla tavşanın bildiklerinin tamamen yanlış olduğunu; dışarıdakilerin satodakiler tarafından çok çalıştırılıp açlıktan ölmek üzere olduğunu görür. Artık Lorina'nın önceliği değişmiştir. İlk amacı; dışarıdakiler olan küçük yeşil insanların karınlarını doyurmaktır. Ancak bu iş, tahmininden oldukça zor olacaktır.
Okurken hayranlık duyduğum bir kitap oldu bu zamana kadar okuduğum çocuk kitaplarından çok farklı George Orwell'ın 1984 ve Hayvan Çiftliği kitaplarını hatırlattı bana. Toplumsal sorunları ve dünya genelindeki idari yönetime karşı alaycı bir dille çocuklara çok güzel anlatmış. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, bir grup insanın mutlu olabilmesi için geri kalan tüm herkesin acı çekmesini ancak bununla birlikte o bir grubun kendilerini çok değerli görerek çevrelerine de bunu inandırmalarını anlattığı bölümleri hem şaşkınlıkla hem de şakacı üslubundan gülerek okudum. 10 yaş ve üzeri için güzel bir kitap.
