İçimizdeki şeytan yayınlandığı dönemde çok ses uyandıran bir kitap olmuştur. Toplum düzenini sorgulayan yapısının yanı sıra o zamanki mevcut iktidarı ve kişileri işaret ettiği iddia edildiği için çokça eleştiri toplamıştır. Romanda Balıkesir’de mütevazı bir hayat süren Macide’nin İstanbul’a geldikten sonra yaşadıklarına yer verilir. Akrabasının yanında kalırken bir yandan da konservatuara devam eden Macide bu sırada akrabalarının tanıştırdığı Ömer’le tanışır. İki hafta gibi kısa bir sürede Ömer’le kaçar ve yeni hayatına başlar. Ömer içinde zıtlıkları barındıran bir çocuktur ve Macide ye iyi tarafını gösterir. Ancak zaman içerisinde “içimdeki şeytan” olarak tanımladığı kötü tarafı ağır basan Ömer, Macide’nin hayatına çok zıt işler yapmaya başlar. Macide bir süre sonra Ömer’in karanlık yanlarını görür, arkadaş ortamının uygunsuzluğunu sezer. Romanda ayrıca Ömer’in arkadaşları olarak bulunan yan karakterler, aydın kişilerdir. İçlerinde profesörler, yazarlar, eleştirmenler, siyasiler vardır. Ömer’in profesör diye saygıda kusur etmediği bu insanlar nefsi arzularının kölesi olmuş, aciz ve zayıf kimselerdir. Ömer ‘in içinde kalan son iyiliği de onlar öldürür. Bir yandan Macide ve Ömer’in yaşadıklarını okurken bir yandan da toplumun bu farklı kesimlerinin iç dünyasına tanık oluyoruz. Bu insanların karanlık yönlerinin, süslü laflarının altındaki cehaleti gözler önüne sermiştir Sabahattin Ali. Kitap aşk romanı olmasının yanı sıra eleştirel ve öğreticidir de.