Merhaba. Bu ayın bir diğer okuduğum kitabı Nehir Kıyısı Kadınları oldu. Babasız Evler, romanıyla tanıştığım Henry Böll’ün ikinci kitabı oldu aynı zamanda. Ama ne yazık ki diğer kitabından aldığım lezzeti bu kitapta bulamadım. Tiyatro oyunu gibi yazılmıştır. Akıcı diyalogları ile kendini okutmayı başarsa da tatmin edici bir okuma olmadı.
Daha çok savaş sonrası Almanya'nın tarihi gerçek yüzünü gösteren, bu tarzı benimsemiş bir yazar Böll.
Bu defa seçtiği karakterler, arka planda siyasi ve kirli politikalarını çekinmeden yürüten adamların, kadınları kullanarak yükselmek istemeleri, bunun için çabalayışlarını görüyoruz.
Kadınlar bildikleri sırları ifşa etmesin diye de özel olarak ayarlanmış, lüks bir yaşam sunuluyor görüntüsü verilerek tımarhaneye gönderiliyorlar.
Zenginlerin, işlerine geldiği gibi yürüttüğü iktidar savaşının çirkin yüzünü göstermek istemiş bize yazar.
#kitapalıntıları :
~insanın bir şeyi kanıtlayamaması onun haklı olmadığı anlamına gelmez.
~Geride bir şeyler tüter, bulanıklıklar, belirsizlikler kalır, hiçbir şey gerçek anlamda aydınlatılmamıştır. Geriye zehir kalır ve aşağılara, adeta halkın ruhuna doğru sızar. Çok derinlere sızar, zehirdir bu.
~Politika serttir, kirlidir, gereklidir –ve kusturucudur.
~Şunu unutma ki gerçek kulağa inanılmaz gelir her zaman, gerçek gerçekten söylentidir.