124 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
" Ya Tahammül Ya Sefer " kitabının anahtar kelimesi " dava " konusu ise gençlik yıllarında aşkla ve şevkle dava uğruna, bazen kendilerinden fedakarlık ederek bazen hayal kırıklıkları yaşayarak ama insanlığın faydası için, hayatlarını hak ve sonsuz bir amaca bağlamak için hep birlikte mücadele eden pırıl pırıl gençlerin; geçen zamanın etkisiyle eskiyen ve unutulmaya yüz tutmuş mekanlarını, makam-mevki gibi dünyalık zevklere itimat ederek davalarından ödün vermelerini ve nihayetinde aksini yaşayacak duruma gelmelerini anlatıyor. Birlikte tatlı mücadeleye girdikleri davalarını kimisi tek başına omuzlayamadı, kimisi unuttu, kimisi yalnız kaldı, kimisi bıraktı. Ama zaman ilerdikçe kafalarına dank eden olaylar oldu... Ve zaman tekrar o eski mekanlarını ve giriştikleri tatlı mücadeleleri onlara hatırlattı. Ama bir daha asla eskisi gibi olamayacaktı. Çünkü ayaklarına bağladıkları dünyalık prangalar onları oldukları yere sabitliyordu. Üstelik çok da zaman geçmişti. Eski yürek, eski mekan, eski inanç kalmamıştı. Bir tesbih taneleri gibi dağılmıştı her şey. Yine de toprakda birer birer açan çiçekler gelecek bahar için ümit veriyordu. Nitekim insanlar değişir, acizdir, ölürler ama dava ölmez... Mükemmeldi.
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201314 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Spoiler İçerebilir / Kimseyi Kırmak İstemem
Kimseyi kırmak istemem ama kitap hakkındaki düşüncelerimi de yazmazsam çatlayacağım. O yüzden bu incelemeyi mümkün olduğunca kitaba odaklanarak yazmaya çalışacağım. Beni hoş görmenizi rica ediyorum. ** " 'Daha insanlık ölmemiş,' diye mırıldandı kendi kendine, 'Vallahi ölmemiş.' " syf.60 Yalnızca bir umut cümlesiydi
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010.3k okunma
Reklam
72 syf.
8/10 puan verdi
Anton Çehov'un "Altıncı Koğuş" adlı eseri, Rus yazarın önemli öykülerinden biridir ve edebiyat dünyasında geniş bir etki yaratmıştır. Bu hikâye, insan doğasının karmaşıklığını, umutsuzluğu ve insanlıkla ilgili derin düşünceleri ele alır. "Altıncı Koğuş", bir akıl hastanesinde geçen ve hastaların hayatlarını merkeze alan
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Fol Kitap · 202170.9k okunma
8/10 puan verdi
“Bakabiliyorsan Gör, Görebiliyorsan Fark Et”
Jose Saramago imzalı Körlük, insanlığın sınırlarının aşıldığı oldukça etkileyici romanlar arasında yer almaktadır. 1998 Nobel Ödülü’nü kazanmış olan roman, dünyadaki olası vahşeti oldukça edebi bir şekilde gözler önüne seriyor. Kitabın girişinde yazan “Bakabiliyorsan gör, görebiliyorsan fark et!” sözü, aslında kitabın özeti şeklinde. Bakabiliyorsak görmeliyiz ve fark etmeliyiz. Geçmişin karanlık yüzü şimdinin aydınlığını kirletiyor ve geleceği yok ediyorsa, orada bir şeyler yanlış gidiyordur. Sinemaya da uyarlanmış olan Jose Saramago eseri, toplumsal yaşamın vahşete dönüşebileceğinin bir kanıtıdır. Kitapta kullanılan kör olma durumu bir metafordur. Bakarken görmemek, görmüyorken hissetmemek; insanlığın yaşadığı en ıstıraplı durumlar arasında yer alır. Saramago, eserinde bir kadının tek başına örgütlenmesini körlük metaforu üzerinden verir. Hâlâ güzel şeyler olacağına inanan, vicdanıyla hareket eden insanlar vardır ne de olsa.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105.1k okunma
224 syf.
·
Not rated
Sahi nedir bu delilik? İnsanlar, köprü başında bir hayalet görmeyi delice bulur; peki benliğini kiraya verip, dikdörtgen masalarda gece gündüz çalışıp, karşılığında alacağı sadakayla kaç ayda palto alabileceğinin hesabını yapan Akakiyeviç’in hayatı da koca bir delilik değil midir? Ha bir de sabah uyandığında burnunu olduğu yerde göremeyen binbaşı kimliğiyle böbürlenmeyi çok seven Kovalev vardır. Her yerde burnunu arar, en sonunda bir arabanın içinde şık takım elbiseler giyinmiş, yüksek bir memur kılığında görür burnunu. Kovalev için de bu delice bir durumdur. Oysa asıl delilik; insanlığını apoletlerine yem etmiş ve yalnızca ünvanlarının gölgesinde var olmayı becerebilmiş, burnu havada bir asalak olmak değil midir? Bir de Aksentiy İvanoviç var tabii. Sevdiği kadın, mesleğini beğenmediği ve kendisini küçümsediği için deliren ve kendisini İspanya Kralı zannetmeye başlayan Aksentiy İvanoviç. Herkes bu durumu da oldukça delice bulur. Hatta onu akıl hastanesine kapatırlar. Oysa asıl delilik; paranın duyguları satın aldığı, rütbelerin insanlığa hükmettiği, koltukların adalete ahkam kestiği, dirsek çürütenlerin kibir büyütenlere yenildiği, mananın hiç, kavganın dinç olduğu bu keşmekeş dünyada yaşamak değil midir? Biz; zilleri takmış bağıran deliliğin seyircisi, içimize sinsice yerleşen gerçek deliliğin ise kurbanıyız.
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201956.2k okunma
331 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Parisin karnı Rougon- Macquart dizisinin üçüncü kitabı olan Paris'in Karnı'ndan Zola tuttuğu notlarda şöyle bahseder: .. Paris'in Karni'na hakim olan genc düşünce, midedir, Paris 'in midesi ve tüm yiyeceklerin değişik mahallelere dağılmadan önce aktığı. yığıldığı Hal'dir. Ayrıca insanlığın karnıdır; insanoğlunun
Paris'in Karnı
Paris'in KarnıEmile Zola · Payel Yayınevi · 200662 okunma
Reklam
1,000 öğeden 651 ile 660 arasındakiler gösteriliyor.