Merhaba, Amin Maalouf'dan okuduğum ilk kitap. Öncelikle semerkant'ı okurken binbir gece masalları okuyormuş gibi hissettim. O dönemin semerkantını buram buram hissettiriyor. Yazar okurları detaylara boğmayarak gayet sade bir anlatım tarzını benimseyerek kitabı kaleme almış. Kitap sadece yaşanan olayları aktarmakla kalmayıp, iki dönemde geçmiş olan mücadelenin, aşkın ruhunu aktarmış. Ayrıca duygulara hitap etmeyi ihmal etmemiş. Gerçekçi çizgisinden hiç sapmayarak savaş, intikam gibi temaları işlemiş. Aynı zamanda
Kitap, Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çerçevesinde ilerlemiş içiçe iki öyküden oluşmakta. Aslında tam olarak bir elyazmasının yazılışının ve yıllar sonra okunurken onun ve aynı zamanda İran'ın tarihinin öyküsü. 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve Atlantik'te süre gelen bir serüveni konu alıyor. Kitabın bölümlerinde,
başlangıçta Karahanlı Selçuklu Devleti dönemini Tugrul beyi, Çağrı beyi, Arparslanı ve o dönemde yaşanan kişi ve olaylara yer vererek anlatıyor, konular tam olarak Ömer Hayyam, Nizamülmülk, Hasan Sabbah çerçevesinde ilerleyerek şekilleniyor.
Bunlarla beraber astronomi, matematik ve felsefe alanlarındaki bilgisiyle dönemine ışık tutan İran'ın büyük şairi Ömer Hayyam, siyasi başarıları ve devlet tecrübesi ve tabi Ömer Hayyam ile Cihan ve Benjamın ile Şirin arasında geçen iki aşk hikâyesini de içine alarak, içerisinde günümüzdeki İran 'da yaşanmış olan devrimi konu alıyor.
Amin Maalouf'un kalemini okumak benim için bambaşka bir tecrübe oldu. Nice Amin Maalouf kitapları okumaya..