YÜCE TANRI PAN & ARTHUR MACHEN
Çılgın bir doktor ve paranormal deneylerinin özünü oluşturduğu bir konuyu işlemiş. Açıkçası pek aradığımı bulamadım,
anlatım da pek hoşuma gitmedi. Farklı bir son gerçek bir final beklerken ummadığım şekilde noktaladı. Onu da havada
bıraktı.
Kitap, alanının öncüsü olması sebebiyle saygıyı hak etse de maalesef ne vermek istediği gizemi yeteri kadar verebiliyor,
ne de sürükleyici bir içeriğe sahip. Sürükleyicilik olsa belki de gizemli bir içerik olabilirdi ancak sık sık kesilen
bölümler ve karakterleri hiç tanımıyor olmamıza rağmen sürekli farklı karakter isimleri eklenmesi, sürükleyiciliği ve
doğal olarak gizemi de -en azından benim adıma- yok etti.
“Yeni Hayat”, Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un 1994 yılında yayımlanan romanıdır. Modern ve postmodern türde birçok eser veren yazarın bu romanı postmodern dönem ürünlerindendir.
Yazar, bu romanında bilinmeyenler diyarında, yeni hayatın eşiklerinde gezdiriyor okuru. Gerçekle hayalin bir arada bulunduğu eserde Orhan Pamuk, postmodernitenin
·
Not rated
Don Juan efsanesinden yola çıkan canım Frisch…
Ne de güzel anlatmış yine…
Üstüne bir tutam da “geometri” aşkı serpiştirmiş…
.
#donjuanyadageometriaşkı tüm kadınların peşinden koştuğu, düşündüğünü “pat” diye söyleyen, öğrenme delisi, saflık peşinde koşan karakter.
Ama başına neler gelir neler…
.
Tiyatro oyunu tarzında yazılan metin anlatıldığı dönemin ahlak kavramını sorgularken insanların ikiyüzlülüğüne de değinmeden geçmez.
Sık sık bahsi geçen tavus kuşu Antik Yunan’da Hera’yı temsil eder. Hizmetindeki Argos, Hermes tarafından öldürülünce kuşa onun gözlerini yerleştirir. Böylece tavus kuşu; güzellik ve asaletin simgesi olur.
.
Yani Frisch hiçbir detayı gözden kaçırmamıştır, yine…
Muhteşemsin #maxfrisch
Kitap aslında 18.yüzyil zamanında gerçekten de yaşamış olan bir doktorun ölümünde yüzünde derin yaralarla ölmesi sebebiyle dönemin halkının doktorun şeytanla anlaşma yaptığını düşünmesi ve bu konuda sözlü efsane yaymasına dayanır.
(Spoiler)
Kitaptaki doktor karakteri olan Faust bütün ömrünü bilgiye ulaşmak için harcamış fakat sonunda hiçbir
Faris Karami Lübnan’da kızı Selma ile yaşayan zengin ve yaşlı bir adam bir gün eski bir arkadaşının oğlunu arkadaşı ile sohbet ederken görüyor ve eski günlerden, babası ile olan anıları anmak için evine davet ediyor. Kızı ve eski dostunun evladını çocukları olarak görüyor ve sık sık Faris Karami’nin evinde buluşup sohbet ediyorlar. Zamanla Selma ve Halil Cibran olduğunu tahmin ettiğimiz adam birbirlerine aşık oluyor ancak piskopos Selma ile yiyenini evlendirmek istiyor ve amacına ulaşıyorda. Yazar ile tanışmak isteyenler için bence iyi bir başlangıç kitap. 80 sayfalık hüzünlü bir aşk hikayesi gün içinde aklıma gelip arada yokluyor okuyucuyu
Kitap güzeldi hatta fazlasıyla akıcı olabilirdi ama yabancı eserlerin isimlerinden çokça bahsedilmesi okurken beni fazlasıyla yordu. Sayfalarda numaralandırılan eserlerin ve koleksiyonların ne olduğunu açıklamış olması güzel elbette ama okuduğum cümlelerde sürekli bir şeylerin ne olduğuna bakmaktı beni yoran. Ama yine de hikayesi hoşuma gitti. Özellikle kitap okuyan bir insanın kontrolü kaybederse işin sonunun nerelere varabileceği hakkında sağlam bir örnek olmuş. Arada kafama takılan yerler de var ama okurken sık sık dikkatim dağıldığı için olabileceğini düşünüyorum. Eğer okumak isterseniz bunları da göz önünde bulundurun.
