330 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 5 days
Aramızdaki uçurum kapanmayacak cinstendi.
Kitabın yorumuna geçmeden önce söylemeden geçemeyeceğim noktalar olacak, konu kütüphane ve kitaplar olunca , birkaç kelam etmek hasıl oldu. Baş karakterimiz Ahmet Arslan ya da Mehmet Arslan mı demeliyiz acaba, emekli olduktan sonra İstanbul'dan, şehir hayatından, insanlardan uzakta daha önce de geldiği sahil kasabasında Podima köyünde iki
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105.9k okunma
396 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Gustave Flaubert - Madame Bovary
Gustave Flaubert'in, "Madame Bovary: Taşra Hayatı" esas adıyla 1856 yılında yayımlanan eseri realizm akımına ön ayak olmasıyla bilinmektedir. Gustave Flaubert bu eseri 5 yılda tamamlamıştır. Eser, romantizm akımına da bir eleştiri niteliğindedir. Eser ilk yayımlandığında müstehcenlik nedeniyle Gustave Flaubert'e dava açılmıştır
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201933.5k okunma
Reklam
128 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Halil Cibran eserlerinin nüvesi konumundaki bu kitabı, zorlu bir yazma sürecinin meyvesidir. Ermiş veya bir peygamberi andıran El Mustafa üzerinden hayatı sorgulamamızı, yeni bir perspektif kazanmamızı sağlayan eserin gizemli yanı ise Ermiş’in kimliğidir. Ermiş, Hz. Muhammed (s.a.v.) midir, Hz. İsa mı, yoksa aynı görevi üstlenen bir gönül ereni
Ermiş
ErmişHalil Cibran · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 201771k okunma
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
EMRE TİMUR / KUKLACI Kuklacı, diğer adıyla Nasırlı yada halk arasında deli diye anılan, hatta bunca namın arasında bir de baba katili olarak itham edilen, geçimini kukla yaparak sağlayan bir adam. Peki neydi bir adamı bunca kalıba sokan durumlar? Daha anne karnında babasından yediği dayak yüzünden bacağı sakat kalan ve yerine kendi elleriyle tahtadan bacak yapan Kuklacı, annesinin sebebi belli olmayan ölümü ile hayatı kaymış ve ona bu zülmü gören babasına, tüm olanlara rağmen babalık yapmıştı. Yeryüzünde tek kara parçası olarak bilinen bir adada yaşayan Kuklacı, bir gece yüzerek denize açılmış ve insanların mutlu olduğu tabiri caizse cenneti andıran bir ada olduğunu görmüştü. Peki bu sarhoşluğun getirdiği bir düşmü yoksa inanması güç olan gerçek miydi? Yazarın okuduğum 6.kitabı ve bahsettiği o huzur kaçıran kitap tam olarak bu Kuklacı'nın kendisiyle yaşadığı iç savaş, babasına olan sonsuz öfkesi, korkuları, utangaçlığı, insanlardan kaçışı, kendini anlatma çabası, kursağında kalan aşkı ve gerim gerim gerildiğim aşka veda sahnesi Hani olur ya kitap okurken bazı karakterlerin yarası bizim canımızı acıtır, işte ben de elimden gelse Kuklacı ya sarılmak isterdim. Emre Timur'un kitaplarını okuyanlar bilir ki, her duyguyu okura resmen yaşatıyor. Sayfalar akıp gidiyor ve nasıl aktığını anlamıyorsunuz bile, karakterin yaşadığı huzursuzluğu en derinden hissediyorsunuz. Ben karmakarışık duygular içerisinde okudum ve şiddetle tavsiye ediyorum Yazarın hangi kitabı olursa olsun mutlaka birini alıp kendisiyle tanışın eminim devamı gelecektir. Kitapla kalın
Emre Timur
Emre Timur
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 202472 okunma
92 syf.
8/10 puan verdi
Aşk İmiş Her Ne Var Alemde
Aşk İmiş Her Ne Var Alemde
Abdülhak Şinasi Hisar
Abdülhak Şinasi Hisar
Biz bugün kudemâdan bahsederken, kolaylık olsun diye "divan edebiyatı" diyoruz. Bu, uydurma bir tâbirdir. Onlar kendilerine sadece şair; kullandıkları aruz'a, vezin ve şiir kitaplarına da, manzumelerini malûm teşrifatla sıraya koyarak, "dîvân" derlerdi. Kudemâdan sonrakiler "dîvân" tertibinden vazgeçtilerse de, yine aruz vezniyle yazdıkları şiirleri, divan şiirinin tabiî bir devamı ve maba'dıdır. Yüzlerce senelerden beridir, beş, beş buçuk asır, bizim klasik zevkimiz devam ettiği müddetçe yazılmış bütün bu mısralar, denilebilir ki bütün divan şiiri, harici zevâidinden tecrît edildiği takdirde, yalnız öz mısralardan ibaret birer mısra ve beyit müntahabâtı olmak sevdasındadır. Şairlerin de asıl şair oldukları zamanlarda yazdıklarıyla böyle birer antoloji meydana gelmiş olur. Bu küçük kitapta, yalnız aşka ve onun akrabası hislere dair ve yalnız aruz vezniyle yazılmış olan mısralar var. Dilimizin, ebediyet için söylenmiş olduklarına inandığımız bu mısralarını vezinleri dolayısıyla, bir nevi veda gibi telâkki edemeyiz. Bu mısralar, modası geçmiş bazı kelimelerine rağmen, Türkçemizin ebedî hayatıyla beraberdirler. Zaten bütün bu zamanlar şairleri de, tekmîl manzumelerle dolu unutulmuş sahifeler arasında bir tek mısraları canlı kalabilmişse kendilerini bahtiyar sayıyor, bunu biliyor ve söylüyorlardı: "Eğer maksud eserse mısra-ı berceste kâfidir!"
Aşk İmiş Her Ne Var Alemde
Aşk İmiş Her Ne Var AlemdeAbdülhak Şinasi Hisar · Yapı Kredi Yayınları · 201289 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 107 days
“Ben beni bıraktığım zaman, sen beni bırakma Yâ Râb!” Ölümlünün ölümlüye aşkı, rüzgârda kuma yazı yazmak gibidir… “Bütün dünyadan vazgeçtim, ahiret gözümde kalmadı. Ölmeden evvel ölüp, kanımı nefsime helal ettirdim. Aşk ile yandım, aşka battım da aşktan doğan bir nur oldum. Aşk sarayının mumuna, Hakk’ın pervanesiyim. Belâlardan çiçekler toplayıp, zehri bal eyledim. Doğduğum andan itibaren hep ağladım, hiç gülmedim. Nihayet ulûhiyetin kutsal makamına erdim. Kendi vehmî varlığımı yok ettim. Hz. Peygamber’in, ‘lî ma’allah’ makamına ulaşıp, aşk kâinatının kitabını yazdım da bir damla yaş, nasibim oldu.” Yunus veda edip yola koyuldu. Köyün aşağı ucundaki hamamın yaslandığı yokuşu çıkınca aklı başına geldi. “Velâyet erine vardım, bana nasip sundular, alıcımın her çekirdeği başına on nefes verdiler, kâil olmadım. Ne olmayacak iş ettim, gafil oldum. İmdi bu buğday bir nice gün içinde tükenir, nefes ise ölünceye dek tükenmez. Ola ki himmet ettikleri nasibi vereler.” dedi. Kalbi buğulandı gözleri doldu, gözyaşları henüz yere düşmeden geriye döndü…
Aşka Ağlayan Derviş Yunus Emre
Aşka Ağlayan Derviş Yunus EmreMahmut Ulu · Hayat Yayınları · 2021197 okunma
Reklam
331 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.