Epeyce ses getiren filmin bir sahnesinde; komutan, gece üç-beş nöbetinde uyuya kalan askere en karizmatik sesiyle bağırıyordu: “ Sen uyursan herkes ölür…”
Bu kitap da sanki bize bağırıyor: “ o rahmetlilerden sadece biri bile savaşa katılmasaydı, bu vatan ölürdü…”
Kaybedilmesi “mantıklı” ve “ realist” zihinlerde kesin gözüyle bakılan bir savaşa koşa koşa giden , “mantıksız”, “hayalperest” ve dibine kadar duygusal atalara sahip olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor.
Ve son olarak aşktan bahsediyor, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşine inat; zaman, koşul, mekan tanımayan, en minöründen en majörüne, her daim hep önde olan aşktan…
Cebren okutunuz efenim…