Hiçbir şey gerçek değil, her şey mübah. #okudumbitti
"Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen bir şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye layık başka bir kavram var mıdır?"
Vladimir Bartol'un "
Fedailerin Kalesi Alamut" adlı eseri, 11. yüzyıl İran'ında, Alamut Kalesi'nde geçen kurgusal bir
ALAMUT
Fedailerin Kalesi ALAMUT
-Vladimir Bartol 14.06.2024
(SPOİLER)
Uzun zamandır beni bu kadar içine çeken, geniş kapsamlı bir kitap okumamıştım. Üstüne ne söylesem az gelir diye düşünüyorum. Kitabı ilk gördüğümde "bu kara kaplı kitaptan ne çıkar ki?" demiştim. ÇOK ŞEYMİŞ.
Kitabı okuduğum 9 günlük süreçteki düşüncelerimi düzenlemek benim için zor olacak. Kitabı önce kitap olarak sonrasında tarihi olarak incelemek daha doğru olur zannımca. Kitabın içinde ilerledikçe karşımıza cennet vaadiyle kitlelerin kalbini, ruhunu, canını kazanmaya çalışan bir peygamberle - daha doğrusu kendini peygamber ilan etmiş biriyle- karşılaşıyoruz. Hasan Sabbah kendi oğlunu idam ettirebilecek kadar prensiplerine bağlı, gözünü bile kırpmadan fedaisini ölüme yollayacak kadar da acımasız. Fakat tüm bu gaddarlığının yanı sıra gerek hitabet yeteneğiyle gerekse bilgisiyle okuyucuyu bile kendine inandırabilecek kapasitede. Okurken dikkat etmekte fayda var. Kendisini öldürmeye gelen İbni Tahir' i bile kendi safına çekmeyi başarıp çocuğu filozofa çevirmesi de buna kanıt niteliğinde.
Öte yandan kitaba tarihsel gercekle bakarsak. bazı şeylerin muallakta kaldığını görüyoruz. Haşhaşiler gerçeğini araştırdığımızda kitap biraz kurgu kalıyor. Ama tabi ki ufak tefek pürüzler ve bunlar bu durum bazen Adnan Oktar bazen de Nietsche gelmiş gibi hissettiren bir kitabı okumanıza engel değil.
Vla Vladimir Bartol alamut 
Alamut
Kim Fedai ?
Hasan, çeşitli olayları birbirine bağlarken hep trajedimizin bundan sonraki sahnesine geçiyoruz tarzında ifadelerde bulunur. İlk anda hangi trajediden, kimin trajedisinden bahsedildiği pek açık değildir. Lakin kitabın son bölümünde geleceğe bakan Hasan bu mekanizmaya en büyük tehdit de yine bizden kaynaklanmaktadır derken aslında intihar girişimcilerinin korkutucu eylemlerini kast etmektedir.
Hasan'ı her şeye kadir bir kuklacı olarak çizen metin, hadımların çektiği halatlarla yükselip alçalan asansör vasıtasıyla da aynı kuklacı temasına göndermede bulunuyor gibidir. Zira bir yandan nihai güce sahip olsa da bir tarafıyla bu hadımların birdenbire kendi aşağılanmış hallerini idrak ederek halatları kesip kendisini öldürebileceklerinden de endişe etmektedir. Kitabın son cümlelerinde ortaya koyduğu kulesine kapanıp hayatının geri kalanını İsmaili kanunları ve inanç sistemi üzerinde çalışarak geçireceği, bir daha da asla dışarı çıkmayacağı düşüncesi de son derece ironik bir son olarak nitelendirilebilir. Hasan'ın bu noktada net biçimde göremediği şey aşırı gerçekçiliğiyle meydana getirdiği mekanizmanın yönelttiği tehditten kaçabilmek için inzivaya çekilişinin aslında kendisini asıl kurban haline getirdiğidir. Fedailerin Kalesi Alamut