Kendi uydurduğu hikâyelere esir olan insan
Romanyalı ünlü din tarihçisi Mircea Eliade’nin “Ebedî Dönüş” kuramı, sanırım, onun en bilinen kuramı. Buna göre mitler, kabaca ifade etmek gerekirse, kutsal olarak görülen olayların (evrenin yaratılışı, yeryüzündeki canlılığın ortaya çıkışı, bir şehrin kuruluşu üzerine üretilen ana hikâyeler, vb.) ilk meydana gelişlerini her seferinde yeniden
Severek okuduğum yazarın yeni Ruined Kingdom adlı iki kitaplık serisi kadının dili çok güzel aslında ana kadın kahramanı daha çok sevsem puan yükselirdi ama yine halleri bazı yerlerde canımı sıktı .
Kitap 15 sene önce olan bir olayla giriş yapıyor sonra günümüze dönüyor . Vittoria babası ölünce İtalya'da gömülmek istediği için orada
Üç ayrı kişi olan sienna zan ve caden in dünyanın sonu gelirkenki psikolojileri, düşünce ve hayatlarını konu alan bir kitap. Ancak kitapta konular o kadar bağımsız ilerliyor ve bağımsız bitiyor ki okurken 3 ayrı kitap okuyor gibi hissettirdi. Benim gibi okuduğu kitap bitmeden diğerine başlamayı sevmeyen biri için okuması can sıkıcı oldu. İçeriğe gelirsek belli bir duygudan ziyade olaylar silsilesi vardı. Baskın olan şeyin duygu olmasını beklerdim. Sonuçta dünyanın sonu geliyor. Ana fikri alıp üzerine sohbet edebileceğim sabit bir şey olmadığı gibi karmaşık olay örgüsü de tartışmaya müsait değil. Yine de okuduğuma pişman değilim. Ama iyiki okudum diyeceğim bir kitapta değil. Yeni okuyacaklara keyifli okumalar.
Erhan Benerle tanışma kitabım. Kitap bana göre su gibi akmadı. Ama oldukça yetkin bir yazınsal anlatım hâkim. Bir üniversite hocasının tutku üzerine konuşmalarını okuyoruz. Aynı hocanın bir yatalak babası var, aralarındaki sorumluluk baskın diyalogları okurken hayatın içinden biriyle dertleşir gibi hissediyorsunuz. Asistan gencin Hocayla olan ilginç muhabbeti ve yaşlı kedisine sıkı bağına da şahit oluyoruz. Okurken beni zorladı zaman zaman. Bütüne baktığımda okunulası buldum.
451 Fahrenheit kağıdın yanma derecesi kitaba adını da veren bi değil mi zaten Fahrenheit 451 yazarımızın adını bir türlü kesinlestiremedigi kitabı itfayeci olarak kalmış bir süre sonra kendi kendine bir kağıt kaç derecede yanar diye düşünmüş sorunun cevabını bulmak için uğraşmış en son itfaiyeyi arayıp şefe bağlanmış kağıt kaç derecede yanar diye sormus oda 451 Fahrenheit demiş, kendi kendine çok güzel işte aradığım isim diye düşünmüş ve ters çevirip kitabin ismi yapmış bu benim okuduğum ilk bilim kurgu kitabı konusu ve farklılığiyla benim ilgimi çekti itfayecilerin ateş söndürmek değil de yaktığı özellikle kitapları kitap okumak bir suç şiir okumak bir suç gerçekten çok kötü ama itfayecimiz bi baskında kadının kitapları uğruna kendini yaktığını görünce o an düşünüyor bir kitap ne kadar önemli olabilir diye yanmamış var mi diye gizlice girip kitabin birini kurtarıyor ve saklıyor herşey burada başlıyor bir serüven ve itfayecimiz doğru yolu buluyor Faber diye dostu oluyor ondan destek alıyor sonra onun evine baskın düzenleniyor kitabı var diye eşi ihbar etmiş kendi evini kendisi yakıyor sonra ordaki itfaiye şefini yakıyor şehirde bunu arıyorlar tazı diye bir icat günümüzdeki iz sürme köpekleri gibi en sonunda kurtulup kendi gibi olanları bir şekilde bulup yoluna devam ediyor... Daha çok anlatmak isterdim ama kitabı kendiniz okuyup kendiniz yorumlamaniz lazım... Sevgilerle
Huzurlu günleriniz olsun.. Bugün sizlere; yazar Cassandra Clare'in yazmış olduğu, @artemisyayinlari bünyesinde çıkan "Cehennem Makineleri" serisinin ilk kitabı "Mekanik Melek" yorumu ile geldim..
Teyzesini kaybeden Tessa abisinin peşinden hüzünlü şehir Londra'ya gelir.. 19. yy da bile Londra aynı gri bulutlarıyla
