Türkçe’ye ilk olarak “Bilinmeyen Şaheser” olarak Nahit Ulvi Akgün tarafından çevrilmiş Gizli Başyapıt. Tabii her şey değişiyor, zamanla kullanılan sözcükler okumayı zorlaştırdığı için yeni bir çeviriye ihtiyaç duyulmuş. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim Samih Rifat çok iyi iş çıkarmış bu çeviride, bayıldım.
•
Gizli Başyapıt beni çok derinden etkiledi, sayfa sayısı az olmasına rağmen bu kadar etkileneceğimi asla düşünmüyordum. Samih Rifat önsözünü şu cümleyle bitiriyor: “Bu kitabı ilk kez okuyacakları çok kıskanıyorum!” O kadar katılıyorum ki bu cümleye. Okumadıysanız okuyun mutlaka zaten ne demek istediğimi anlayacaksınız. Picasso, Cezanne gibi ressamları ve Karl Marx ve Engels gibi yazarları büyülemiş, etkisi altına almış bir eserden bahsediyoruz. Fransız yönetmen Jacques Rivertte’nin Gizli Başyapıt’ı uyarladığı La Belle Noiseuse filmini de izleyebilirsiniz. Bu filmi kitabın çevirmeni Samih Rifat ve Enis Batur izledikten sonra üstüne çok fazla konuşmuşlar, Enis Batur eserin de etkisi altında kalmış olacak ki birkaç yıl sonra Frenhofer Olmak adında bir kitap yazmış. Frenhofer de Gizli Başyapıt’ın ana karakteri. Bunları neden anlatıyorum, neden söylüyorum? Dünyada herkesi etkilemiş, resim sanatına yön vermiş bir eser var karşınızda. Ne olur hem okuyun, hem de okutturun. Kitaplarla kalın