Livanelin'den okuduğum 4. kitap. Bunu da zevkle okudum. Serenad, Kardeşimin Hikayesi ve Huzursuzluk kitaplarını da severek okumuştum.
Yakın tarih Türkiye'sinin panoromasını yazarın akıcı ve sürükleyici türkçesiyle okumaktan zevk aldım.
İlk etapta yazarın anlatım akışını, kitabın kahramanı Sami beyin araya girip olayı bir de kendi penceresinden anlatmasından rahatsız olmuştum ama ilerleyen bölümlerde itiraf edeyim Sami beyin söze girmsesini merakla bekledim. Olayları farklı iki bakış açısıyla aktarmasını keyifli ve başarılı buldum.
Buna benzer bir roman tekniği Mustafa Kutlu, Bekir Sami Bey'in Özel Hayatı kitabında denemişti. O kitapta Bekir beyin söze karışması akışı ve anlatımı bozduğu için yazar kitabın başında artık söze girmesini reddetmiş ve kendisi devam etmişti. Başarısız bir denemeydi ve esere gölge düşürmüştü.
Konusu, mesajı ve olay örgüsünü bu kadar başarılı vermesine rağmen bir kesimin Zülfü Livaneli'ni "basit bir dili var, edebi yönü çok zayıf" söylemlerine karşı aklımda "bu topraklarda yetişen her başarılı insanın ödemesi gereken bedeli ödüyor" diye bir düşünce oluşuverdi. Tükçesiyle, anlatımıyla ve roman tekniğiyle çok beğendiğim bir dördüncü kitap. Diğer kitaplarını okumak için şimdiden sabırsızlanıyorum. Keyifle okunacak bir kitap.