Fantastik ve sihirle dolu bir diyar: Ferenorman. İnsanlarının topraktaki sihirle beslendiği ve renklerin çok önemli olduğu bir diyar. Alice, bu diyardaki tek renksiz kız. Bembeyaz saçları ve bembeyaz teni yüzünden dışlanan kız.
Hikaye Alice'in üç yıl önce birden evden giden ve geri dönmeyen babasını arama macerasını anlatıyor. Kendisine Alice'in babasını bulma görevi verilmiş olan Oliver bu görevi Alice olmadan başaramayacağının farkında. Ve bu görevi tamamlamak için sihrin kontrolsüz kullanıldığı, insanlarının güvenilmez olduğu ve her köyünde farklı bir bela bulunan Ötediyar'a gitmeleri lazım.
Çok büyük bir macera ve çok büyük bir dostluk.
Sadece bu da değil çocuk kitabı temasıyla tasarlanmış gibi görünse de kitabın derin anlamlar barındırdığını düşünüyorum. Karakterlerin ruh halleri, hataları, düşünceleri gerçek hayattan oldukça tanıdık. Bu maceraya henüz on iki yaşında olan bu ikiliyle dahil olunca insan gerçekten sıkıntısını unutup fantastik bir dünyanın içine giriyor. Ayrıca kitapta albinizme sahip bir insanın kendi güzelliğini fark etme macerasına tanık olduğumuz için kalbimi daha da çok ısıttı.
Bu kitapta bizi birçok gizem ve macera bekliyor.
Okurken Alice'le aramda o kadar tatlı bir bağ kurdum ki; hissettiği her şeyi derinden hissettim, üzüldüğü her şeye onunla beraber üzüldüm. Ve gerçekten çoğu olay Alice'e olduğu kadar bana da sürpriz oldu.
Hikayenin sonu da oldukça tatmin ediciydi. İkinci maceraları olan Kışkent'i de okumak için sabırsızlanıyorumm. Kitap hayal gücünü tozlardan arındırmak isteyenlere tavsiyemdirr.