Safahat
Bana sor sevgili kâri
Evlâdım Mehmed Ali’ye veda yadigârımdır.
Bana sor sevgili kâri’ sana ben söyleyeyim
Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım :
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
Şi’r için “göz yaşı” derler, onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım !
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım !
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa
Mehmet Akif Ersoy
En Hüzünlü Eylül... Kalbimin içinde derin duygular bırakarak okuduğum bir kitap oldu. 6-7 Eylül dönemi ve sonrası olarak iki ayrı bölüm halinde okuyorsunuz kitabı. Dönemin Türkiyesin de patlak veren olaylar ve akabinde oluşan telafisi mümkün olmayan yaralar. Adnan Menderes ve 6-7 Eylül olaylarına farklı bir açıdan bakarken kitabın baş kahramanları yorgo-suzan arasındaki güçlü aşkın hazin öyküsü ile birlikte yok olup giden hayatlara tanık olacaksınız. Ve en önemlisi döneme ait belki bilmediğimiz veya doğru bildiğimiz bir çok konuyu da sorgulama fırsatı bulacaksınız. Yazarın dili ve kalemi her zaman olduğu gibi akıcı ve muhteşemdi. Kitabı okuturken sizi o döneme taşıyıp olayları birebir yaşayarak hissetmenizi sağlayacak kadar güçlü bir kalem. Okumak isteyen herkese tavsiyemdir.
Ütopyalar güzeldir, ütopyaları sevenlere şiddetle tavsiye.
Diğer Evrenin Senaristi romanının, benim için çok özel bir yeri var. Aşkın varlığına inanmamı, yazarına da hayran kalmamı sağladı diyebilirim. Netflix filmi gibi roman. İnsanı kitliyor. Romanın yazarının sade ve akıcı dili dolayısıyla zaten romanı bir türlü elinizden bırakamıyorsunuz. Bu ülkede okuyabileceğiniz en iyi fantastik kurguya sahip aşk romanı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Apışıp kaldığınız yerler olacaktır. Konusu şöyle, tanınmamış bir yazar olan Veera, köpeğiyle birlikte bi başına göl kıyısındaki evinde yaşamaktadır. Yaşadığı dünya herkesin özgür olduğu bir ütopyadır. Bir gün aniden tuhaf rüyalar görmeye başlar ve rüyalarında gördüğü kişinin paralel evrendeki ruh eşi olduğunu anlamasıyla harekete geçer, ancak bir sorun vardır, yaşadığı gerçeklikte bu kişi ünlü bir film yıldızıdır ve ona ulaşması imkansız gibi birşeydir. Neler olacak diye düşünürken, 300 sayfalık roman bitiveriyor. Karakterleri çok seviyor, bağlanıyorsunuz. Kalbimin durduğu yer, Veera'nın motosiklete atlayıp gittiği an ve sonrasında olan olaylardı. Paralel evrenlerde geçen aşkların bu kadar iyi işlendiği bir yerli roman yok. Ağlattığı yerler oldu ama çok güzeldi. Ayrıca romanın yazarı Şeyda Aydın, romanlarıyla dünyaya açılmış bir yazar, üç romanı var ve üçü de dünyadaki fantastik-bilimkurgu kriterlerinin dikkatini çekmiş. Evrensel hikayeler yazıyor. Diğer Evrenin Senaristi kalbinizi yumuşatacak, karakterleri çok seveceksiniz. Ben taptım. Ütopyalar güzeldir, ütopyaları sevenlere şiddetle tavsiye.
#73989455 etkinliği kapsamında okuduğum ve "İyi ki" dediğim bir kitaptı; memleketin yetiştirdiği nadide şahsiyetlerden olan Mehmet Akif'i anlatan Kalabalıklarda Bir Yalnız Adam.
"Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!"
dizelerinde bize ışık yaktığı
Umut YALIM, 19 Ağustos 1984 yılında bir ürün yerleştirmesi gibi İstanbul'da doğdu. Gece 12’den sonra başlıyor krallığı. Kalbindeki prizi cebinde fişiyle birlikte taşıyor. Aşkla gargara yapmayı seviyor krallığında. İntihar ediyor ama müntehir olamıyor. 2003 yılında, liseyi Saint Benoit Fransız Lisesi’nde bitirdikten sonra aynı yıl İngiltere’ye
Öykü
Eser: Son Turnalar
Yazar: Necdet Ekici
Yayınevi: Akçağ Yayınları
Sayfa: 147
Yazar Necdet Ekici'nin Çolpan Yıldızı adlı eseri gibi güzel bir öykülerden oluşan Son Turnalar adlı eserini de okuduk. Esere yazarın kısa bir biyografisi ile eser başlamaktadır. Aşağı yukarı on öyküden oluşan güzel bir eser vücuda getirilmiştir.
Gül Şafağı adlı öyküdeki Seyin Onbaşının hayatı beni etkilemiştir. Hep bir umut bir umut olarak yaşamını sürdürmüştür. Bir eğitimcinin mahalle ile haşır neşir olmasını gördük. Seyin Onbaşının elinden tutup ona yol göstermesi, eğitimcilerin gittikleri yerlerde bir mum ışığı kadar da olsa çevreyi aydınlattığını görüyoruz. On bir yıllık askeri hayatında yaşadığı olayları unutmaması da son derece önemlidir.
Gitme Turnam öyküsünde sazın gönüllerden geçen gönül işlerindeki etkisini gördük. Sevdanın, aşkın ne olduğunu aşığın aşkını sazla dile getirmesi de bizi etkilemiştir.
Dili Yok Kalbimin öyküsünde ise, Kızının ilk şiir okuması üzerine yaşanan heyecan ve oluşan diyaloglar anlatılmaktadır.
Bir Ayrılık, Bir Yoksulluk, Bir Ölüm öyküsünde ise yoksul Derviş'in çocuklarını esirgeme yurduna vermesi, onları özlemesi, oğluyla yaşadığı olumsuz gelişmeler, en sonunda da evinde hayatına kıymasını okuduk.
Can Suyunda ise bir çiftçimizin üretime katılması ile ilgili öyküsünü okuyacaksınız
Son Turnam, yakın dönem Türkiye siyasi hayatı ile ilgili yaşanan dini içerikli bir öyküdür.
Bir de Bir Avuç Gökyüzü öyküsünde ise okulda yaşanan başörtüsü sorunu üzerine yaşanmış bir öyküyü okuyacağız.
Diğer öykülerden bahsetmeyeceğim. Onları da sizler okuyun...
