296 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Edebiyatın gücü adına..
"İnsan yüreğini kim icat etti,merak ediyorum.Şunun adını söyle bana,sonra da asıldığı yeri göster” Trajedi doğmadan önce doğmuş bir şehir var bu kitapta.Tarihin hasisliğine kayıtsızmış gibi güneşlenen,yüzü kavruk,elleri nasırlı,ayakları devasa bir şehir.Ve o ayakların altında kımıldanan Justine’ler,Melissa’lar,birileri.Birileri,kendi
Justine
JustineLawrence Durrell · Can Yayınları · 20223 okunma
296 syf.
9/10 puan verdi
"İnsan aşık olduğu kişinin aşık olmayı seçtiği kişiye de aşık olur." "İnsan yüreğini kim icat etti, merak ediyorum. Şunun adını söyle bana, sonra da asıldığı yeri göster." Epeydir okumayı ertelediğim İskenderiye Dörtlüsü'nin ilk kitabı Justine bana tam bir edebi şölen yaşattı. Öyle ki Kayıp Zamanın İzinde'nin bıraktığı etkiye -neredeyse yaklaştı. Ve hatta anlatıcının Justine'i anlattığı satırlar bana Marcel Proust'un Albertine'ini hatırlattı. Varlığında da yokluğunda da hasret duyulan, anlatıcının gözünde eşsiz, okuyucunun gözünde merak uyandırıcı Albertine ve Justine. Her iki karakterin de ortak noktası, bambaşka sebeplerle de olsa ulaşılamaz olmaları. Yine her iki romanda belki en önemli unsur olan "hafıza"yı da unutmamak gerekir elbette. Anlatıcı, "belleğin demir zincirini halka halka geriye doğru izleyerek" bizi İskenderiye'ye götürüyor. Bir sis bulutunun ardından tanık olabildiğimiz bu hikayede İskenderiye'yi, Justine'in büyüsünü, aşıkları ve ıstıraplarını okuyoruz. Büyülü bir atmosfer içerisinde kimi zaman karakterler kimi zaman da şehir, mekan ya da zaman öne çıkıyor ve bunların içinde barındırdığı detaylarla roman genişliyor. Çok, çok beğendim kitabı. Justine'in gizemi ve hüznü, derinine inilemez bir karakter olması, kendini asla tam olarak teslim etmeyişi romanın en çok ilgimi çeken kısmı oldu. Bu şahane anlatımdan 3 kitap daha okuyacağım ve hikayeyi diğer karakterlerin cephelerinden de göreceğim için heyecanlıyım.
Justine
JustineLawrence Durrell · Can Yayınları · 20223 okunma
Reklam
121 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 28 hours
Dünyayla Yaralı Bir Kadın
Yazdığı şeylerin basılmasını istemeyen, bir gün bunlar okunacak kaygısı gütmeden yazılan yazılar için ne söylenebilir ki? Olsun ben yine de bir şeyler demek istiyorum. Eğer söylersem aramızda en azından yazdıklarımdan oluşacak bir bağ olacağına inanıyorum. İnanmak istiyorum... Nilgün Marmara'yı bence diğer yazarlardan ayıran özelliği okuru
Kırmızı Kahverengi Defter
Kırmızı Kahverengi DefterNilgün Marmara · Telos Yayıncılık · 20001,458 okunma
296 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 5 days
İskenderiye Dörtlüsü
Lawrence Durrell bu seriye ‘çağdaş sevgi’yi irdelemek diyor. İlk kitap Justine’de anlatıcı, Justine aşık olduğu zamanı yazıyor. İskenderiye’nin kozmopolit yapısı ile birlikte çeşitli karakterler ve ilişkiler ağı. İkinci kitap Balthazar ile birlikte gerçeklik değişiyor, anlatıya Balthazar’ın bakış açısı dahil oluyor ve karakterler
Justine
JustineLawrence Durrell · Can Yayınları · 20173 okunma
296 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Son günlerde okuduğum en etkileyici kitaptı. Öyle ki sayfalarca yazabilirim hakkında... Acele etmeden, sindire sindire okumalısınız. Konu biraz dağınık ve akıştan kopmadan içindeki felsefeyi anlamak yer yer yorucu olabilir. Son olarak etkilenmemek mümkün değil! Kesinlikle tavsiye ederim. Hep bir arayış aslında hayatımız. Daha iyiyi, daha güzeli, belki daha gerçeği... Justine neyi kaybetmişti de hayatın ona sunduğu hiçbir şeyde bulamadı onu! Yazarın onun için yazdığı (sayfa 65) "Yaşamaya değer bir hayat,hep bunu arıyorum." "Ben de kalpsiz gibi görünen yaratığı tanımlamak için birleşik bir sözcük bulmak istiyorlarsa, benim yüreğimde eksik olanı ruhumla tamamladığımı kabul etmek zorunda kalacaklar." ve Ah Melisa! senin için öyle cümleler kurmuş ki yazar diğerlerinden daha çok gördüm seni... ve o ne sessiz bir sondu, hep hüzünlü, hep narin... Hiç düşündünüz mü? Acaba insanlar gibi cansız varlıkların da mı yazgısı var? Kim bilir... Dilerim güzel olur hayatımız,umduğumuzdan hayal ettiğimizden bile güzel...
Justine
JustineLawrence Durrell · Can Yayınları · 20173 okunma
347 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 3 days
“Öyle sanıyorum ki hepsi geçecek. Her şey geçer. En sonunda geçer.” Justin’in anlatıcısı adadan ayrılıp İskenderiye’ye, bir zamanlar müthiş dostluklar kurduğu, aşık olduğu, yenildiği şehre dönüyor. Ne İskenderiye şehri ne de dostlar bıraktığı gibi. Zaman efendi, İskenderiye şehrinden başrolü çalmış bu kitapta. Anlatıcımızın kendini tanıdık bir kayalığa atılmış bir kaza kurbanı gibi hissetmesinin nedeni, sadece geçmişin kapalı duran sayfaları değil gerçi. Zaman, arsız bir sevgili takmış koluna, savaş. Şehrin üstünde ‘kocaman, renkli bir ölüm şemsiyesi açılmış.” Sanki kimsenin görmediği ama herkesin varlığını bildiği mezarlar var sokaklarda ve mezarların başında bekleyen kederli insan yüzleri.. Nasıl da dayatmış katı gerçeklik kendini, yarı doğrularla, kenarı kişiye özel katlanmış gerçeklerle yaşamayı nasıl da rafa kaldırmış.. Ah bir de dönüp de bulamamak’lar var, çarpıntısı durmuş kalpler, kırılmış kollar; buy-u erguvandan güzel kadınların çalı gibi, yumuşak dost ellerin diken gibi gelmesi..Şey işte, “yok olmuş şeylerin otopsisi.” bu. Tanıdığımız kim varsa bir masanın üstünde, delik deşik. Bunlar yetmemiş gibi Durrell’in hüznü çırpıp köpürten, insanı sarhoş eden; İskenderiye gibi gösterişli, gürültülü, zalim; İskenderiye gibi sessiz, narin, latif kelimeleri.. Hasılı, işte, yolun sonu. Okudum bitti, sarhoşluğu kaldı yadigar. Canım İskenderiye Dörtlüsü, o eski şarkıdaki gibi, ey mest-i nazım.
Clea
CleaLawrence Durrell · Can Yayınları · 2022240 okunma
Reklam
120 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.